Hakîm Abdulkâdir’e yazılmıştır
Hasta iyileşip hastalıktan kurtulmadıkça gıdanın ona kesinlikle fayda etmeyeceği
Hekimler nezdinde sâbittir ki; hastanın hastalığı devam ettiği sürece, en değerli ve en güzel yiyecek de olsa gıda ona kesinlikle fayda vermez, hatta hastalığını daha da artırabilir.
Dikkat edin! Hastaya ulaşan her şey hastalıktır.
Bu sebeple hekimler önce hastalığı yok etme düşüncesiyle meşgul olurlar. Sonra hastanın, mizacına ve durumuna uygun gıdalarla kuvvet kazanması için çalışırlar.
İşte kalp hastalığına yakalanan insanın durumu da aynı böyledir. Allah Teâlâ’nın buyurduğu gibi: “Onların kablerinde hastalık vardır.”[1]
Dolayısıyla ona ne ibâdet ne taat hiçbir şey fayda vermez hatta zarar bile verebilir. “Nice Kuran okuyucuları vardır ki; Kuran onlara lanet eder.”hadîsi meşhur bir hadistir. Ve “Nice oruç tutan vardır ki; orucu açlık ve susuzluktan başka bir şey değildir.”[2]hadîsi sahîh bir hadistir.
Aynı şekilde kalp doktorları da önce hastalığın yok edilmesini emrederler ki; bu hastalık kalbin Hak Sübhânehû ve Teâlâ’dan başka şeylerle ilgilenmesinden ibârettir. Hatta insanın kendi nefsi ile ilgilenmesidir. Çünkü insan sevdiği ve istediği her şeyi kendi nefsi için ister ve sever. Çocuklarını severse kendi nefsi için sever. Mallar, reislik, makam ve mevkide de durum aynıdır. Hakikatte onun taptığı, nefsidir.
Dolayısıyla insan bu bağlılıklardan kurtulmadıkça kurtuluş ümidine yer yoktur. O halde akıl sahibi âlimlerin ve basîret sahibi hekimlerin bu hastalığı yoketmek için kafa yormaları gerekir.
Anlayana bir işaret bile yeterlidir.
[1] Bakara, 10.
[2] Bu iki hadisin tahrici için bk. C. 1, mektup 9 un ilgili dipnotu.