Şanlı tarihimizde Ağustos ayı içerisinde gerçekleşmiş pek çok zafer olduğundan bu ay zafer ayı olarak anılmıştır. 26 Ağustos tarihine tekabül eden Malazgirt zaferi, bu ayda gerçekleşmiş zaferlerin başında gelmektedir.
Cihan hâkimiyeti mefkûresi; Türk-İslâm devletlerinin, Karahanlılar’dan itibaren dünyaya Allah Azze ve Celle’nin dinini hâkim kılma konusunda en önemli gayesi olmuştur. Büyük Selçuklular da bu noktadan hareketle fütûhâta devam etmiş ve Anadolu’nun fethi için Türk boylarını Doğu Anadolu’ya yerleştirmek gibi sosyolojik bir alt yapı hazırlamıştır. 1040 senesinde meydana gelen Dandanakan muharebesinin zaferle sonuçlanması da, boyların yerleştirilmesi yönündeki siyasetin bir neticesidir. Dandanakan muharebesiyle Türkler’e açılan Anadolu hâkimiyeti kapılarının, 1071 Malazgirt Zaferi ile bir daha kapanmayacağı anlaşılmış, Anadolu’nun artık bir Müslüman yurdu olduğu gerçeği kabul edilmiş ve daha sonra kazanılan Miryokefalon zaferi ile bu durum perçinlenmiştir.
Dönemin Bizans kralı Roman Diogenes, Doğu’da oluşan ve devletini her geçen gün daha yoğun bir şekilde tehdit eden tehlikeyi bertaraf etme adına Anadolu içlerine birtakım seferler düzenlemiştir. Bu seferler Selçuklu beyleri tarafından püskürtülünce; ‘’Peçenek, Uz, Kıpçak ve Hazar Türkleri ile İslav, Alman, Bulgar, Frank, Ermeni ve Gürcülerden oluşan şümullü bir ordu ile daha güçlü bir şekilde Selçuklu üzerine yürümek istemiştir. Bu ordunun 200-600 bin arası mevcuda sahip bir ordu olduğu kayıtlı bulunmaktadır tarih kitaplarında.
Savaşın temel taşları; peyderpey gelişen Bizans saldırılarının, Selçuklu beylerinin savuşturmasıyla döşenmiştir. Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh bu konuda kayıtsız kalmamış, kendisine hürmetkâr Selçuklu’ya destek mâhiyetinde hazırlamış olduğu Cuma hutbesi bütün İslam ülkelerinde bizzat halifenin talimatıyla okunmuştur. Sultan Alparslan, almış olduğu bu destekle birlikte, imamı ve fakihi Buharalı Ebû Nasr Muhammed’in de tavsiyeleriyle birlikte Cûma namazını müteakip harekete geçmiştir.
Sultan Alparslan’ın ordusuna hitaben sarf ettiği şu sözler tarihe altın harflerle kaydedilmiştir: ‘’Ben, Müslümanların camilerde bizim için duâ etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehid olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler!”
Kurt Kapanı Taktiğiyle Gelen Zafer
Selçuklu ordusu Malazgirt’te, “kurt kapanı” taktiğini uygulamıştır. Bu taktik daha çok ‘’hilâl’’, ‘’pusu’’ veya ‘’sahte ric‘at’’ taktiği olarak bilinen taktiktir. Bu taktiğin uygulamasında; ordu, biri öncü grup, diğer ikisi geride sağ ve sol gruplar olmak üzere üçe taksim edilir. Ordu içerisinden küçük bir öncü grup harekete geçer ve hızla düşman üzerine yürür. Düşmanla temas sağlandıktan sonra geri çekiliyormuş gibi bir eda ile ters bir hareket yapılır. Geride ordunun tamamı sağlı-sollu bekler durumdadır ve düşman, geri çekilen birliğin peşinden hızla gelirken, onları beklemekte olan iki grup hızlı birer manevrayla düşman birliğini her iki yandan kuşatır. Türkler bunu tarihte pek çok savaşta kullanmış ve başarılı olmuşlardır.
Sultan Alparslan’ın ordusu da yaklaşık on katı kadar büyük Bizans ordusunu bu taktikle başlayarak dağıtmıştır. Artuk, Tutak, Dânişmend, Saltuk, Mengücük, Çavlı, Çavuldur ve Porsuk beyleriyle Gevherâyin, Afşin, Sav Tegin, Sunduk ve Ay Tegin emirlerinin, savaşın kazanılmasında rolü büyük olmuştur. Belki de Sultan Alparslan’ın savaşın kazanılması noktasında yapmış olduğu en mühim iş, bu beyleri ve emirleri teşkilatlamış olmasıdır.
Malazgirt Zaferinin Sonuçları
Malazgirt Muharebesi Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştur. Bizans, bu kaybın tahribatını üzerinden kolay kolay atamamış, uzun bir süre boyunca Türklere karşı savaş açamamıştır. Müslümanların Anadolu içlerine yürümeleri bu vesileyle kolaylaşmış ve böylece Ege ve Marmara dolaylarında; Saltuklu, Mengücüklü, Dânişmendli, Dilmaçoğulları, Ahlatşahlar, Yinaloğulları, Çubukoğulları ve Artuklu… gibi önemli devletler kurmuşlardır.
Osmanlı’nın kuruluşuna giden sürecin ve aynı zamanda Haçlı Seferleri gibi tarihte önemli yer tutan hâdiselerin de dolaylı olarak Malazgirt Zaferi sebebiyle başlayıp geliştiği söylenebilir.
Tarihimiz böyle büyük zaferlerle doludur. Geçmişte yapılanlar inşallâh gelecektek zaferlerin teminatıdır. Yeter ki, muzafferiyete nâil olan büyüklerimizin yolundan şaşmayalım. Bu yolda, Rabbimizin inâyeti yanımızda olacak, zora ve dara düşüldüğünde Allah Te’âlâ’nın nusreti bizlere ulaşacaktır. Rabbimiz, ordularımızı muzaffer kılsın ve bizlere daha nice zaferler ihsân eylesin!