Sultan 2. Bâyezid Hân’ı vefâtının sene-i devriyesi vesilesiyle hayırla, rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
8. Osmanlı pâdişâhı, Ebu’l-Feth Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın oğlu ve hilâfetin Osmanlı sultânlarına geçmesine vesile olan Yavuz Sultan Selim Hân’ın babasıdır. Bâyezid-i Velî, birikimi ve takvâsı ile sâlih bir zâttır. Babası Fâtih Sultan Mehmed Hân ilme düşkün bir pâdişâh olması hasebiyle oğullarının ilim tahsiline son derece önem vermiş, 3 Aralık 1447 senesinde doğan Sultan 2. Bâyezid de bu vesileyle dönemin büyük âlimlerinin elinde yetişmiştir. O, İslâmî ilimler tahsilinin yanı sıra edebiyat ve sanat alanında da ciddî bir eğitim görmüş, şehzâdeliği ve sultânlığı dönemlerinde ilim meclisleri kurulması konusunda hassas davranmış, usta bir şâir olarak ‘adlî’ mahlasıyla şiirler yazmıştır. Hat sanatıyla da ilgilenen ve usta bir hattat olan Sultân 2. Bâyezid Hân, ulemânın kimseye muhtaç olmaması ve ilmî faaliyetlerini tesir altında kalmadan gerçekleştirebilmesi için onlara hazineden özel bir fon ayırmıştır.
Uzun boylu, geniş omuzlu bir zât olan Sultan 2. Bâyezid, heybetli ve cesur yapısının yanında halîm ve selîm bir zâttı. Kendisi tahta çıktığında kardeşi Cem Sultân da pâdişâhlık iddiasıyla Bursa’da tahta çıkmıştı. Onunla tam 14 sene mücadele ettikten sonra Osmanlı’nın tek sultânı olarak fetih ve hizmetlerine devam etti. Memlüklerle girişilen mücadele Sultân 2. Bâyezid döneminin önemli gelişmelerinden biridir. Oğlunun son vereceği bu devletle yapılan mücadelelerde Sultan 2. Bâyezid Hân kısmen toprak kaybetmiştir.
Devletin Hareket Yönünün Batıya Çevrilişi
Cem Sultânın vefâtı ve Memlüklerle sulh yapılmasının ardından hareketin yönü batıya çevrildi ve başarılar birbiri ardına gelmeye başladı. Onun saltanâtı süresinde karada ve denizde önemli zaferler kazanıldı. Kilye ve Akkerman kalelerinin fethi, 1383 senesinde zaferle neticelenen Sapienza deniz harbi bu noktada önemli gelişmelerdir. İnebahtı’nın fethi, Koron, Modon ve Navarin kalelerinin zaptı da onun saltanâtı dönemindeki diğer gelişmelerdendir. Endülüs Müslümanlarına yardım eli uzatılması ve Venedik içlerine kadar erişip Varşova’ya kadar uzanan akıncı seferleri onun dönemindeki mühim başarılardandır.
1847 senesine gelindiğinde Safevîlerin Anadolu’daki Alevî propagandayı artırmaları ve Şâh Kulu isyanının patlak vermesi bardağı taşıran son damla oldu. Trabzon Sancakbeyi olan Şehzâde Selim (Yavuz Sultan Selim)in Erzincan dolaylarında Safevî ordusunu bozguna uğratması vesilesiyle bu propaganda bir süreliğine de olsa kırıldı.
Şehzâde Selim’in Yeniçerilerin de desteğini almasıyla beraber Sultân 2. Bâyezid Hân tahttan feragat etti. İstirahat için çekilmek istediği Ege adalarından birine seyahat üzereyken 20 Mayıs 1512 tarihinde vefât edince Fatih Camii’nde edâ edilen cenâze namazının ardından Beyazıt Camii’nin avlusundaki türbeye defnedildi.
Onun döneminin sönük geçtiği tespitini aktaran tarihçilerin görüşlerini anlayabilmek mümkün değildir.1481-1512 seneleri arasında yaklaşık 31 sene süren saltanatında memleket topraklarını 2214.000 km2 ‘den 237.5000 km2’ye çıkarmış olması sönük bir iş midir?
Bâyezid-i Velî ve Velîler
Sultan 2. Bâyezid Hân’ın Evliyâ-i Kirâmdan olduğu nakledilir. Elinden kerâmet kabilinden olağanüstü birtakım hâller de zuhûr etmiştir. Beyazıt Camii’nin kıblesinin belirlenmesi konusunda mimarın tereddüte düşmesi üzerine: “ayağıma bas” demiş ve mîmâr Kemâleddin’in, Sultân’ın ayağına basmasıyla birlikte Beytullâh göz önüne gelmiş ve kıble tayini böylece gerçekleşmiştir.
Beyazıt Camii’nin açılışında caminin açılışını kimin yapacağı konusunda ikindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetlerini hiç terk etmemiş birinin açması gündeme gelir ve bu duyurulmasına rağmen kimse öne çıkamaz; Sultân Bâyezid Hân öne çıkar ve hem caminin açılışını gerçekleştirir hem de Cumâ Namazını kıldırır.
Hazreti Hızır (Aleyhisselâm) ile görüşmeleri de nakledilir. Şeyh Ebu’l-Vefâ, Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi’nin babası Muhyiddîn-i İskilibî, Molla Câmi Hazretleri (Rahmetullâhi Aleyhim) ve Anadolu’daki tekkelerle olduğu gibi, Anadolu dışında kalan tekkelerle de münasebet kurmuş, onlara yardım sağlamıştır.
Sultân Bâyezid-i Velî’nin Hâce Ubeydullâh el-Ahrâr (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’ne Muhabbeti
Silsile-i Aliyye büyüklerimizden Hâce Ubeydullâh el-Ahrâr (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin oğlu Hâce Abdulhâdi’yi İstanbul’a davet eden Sultan 2. Bâyezid Hân, ona çok hürmet etti ve ikramlarda bulundu. İstanbul’un fethinde Hâce Ubeydullâh el-Ahrâr (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin mânevî yardımda bulunduğuna dair anlatılan menkıbeler dikkate alındığında devrin siyâsî ve idârî sultanlarıyla mânevî sultânlarının yakın münasebeti de izhâr olmaktadır.
Mîmâr İbrahim Tennûrî, Şeyh Abdullah İlâhi, Mevlânâ Abdurrahman Câmi, Kesteli Şeyh Seyyid Ahmed Neccârî, Şeyh Niyazi ve Abdullah Eşref İznîkî (Rahmetullâhi Aleyhim) gibi büyük âlimler, onun devrinde yetişmiş olan âlimler arasında yer almaktadırlar. Mevlâ Te‘âlâ hizmetlerini kabul eylesin.