Ebu Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Allah (-u Teâlâ), kendi yolunda cihada çıkan kimseye: -Onu evinden çıkaran şey yalnız bana iman ve elçilerimi tasdik ise, nail olduğu ecir ve ganimetle (salimen) geri getireyim yahut cennete girdireyim- diye tekeffül etmiş (üstlenmiştir)tir. Eğer ümmetime meşakkat verecek olmasaydım, hiçbir cihad müfrezesinin arkasından oturmaz (geri kalmaz)dım ve elbette sever (isterdim) ki, muhakkak Ben Allah yolunda öldürüleyim, sonra diriltileyim, sonra (tekrar) öldürüleyim.”[1]
Hadîs Şerîf’in Îzâhı
Resulullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: Her askerî birlikle devamlı harbe gitmedim, bazı gittim bazen geri kaldım ki, benim devamım sebebiyle ümmetime cihad farz-ı ayn (herkese farz) olmasın buyurmuştur.
BU HADİS-İ ŞERİFTEN ANLAŞILANLAR
- Cihadın ve şehidlerin fazileti,
- Şehadet temennisinin cevazı,
- Şehitlik ecrinin büyüklüğü,
- İnsanın takat getireceği şeylerin üstünde, gücü yetse bile kendisine mümkün olmayacak hayırları temenni ve niyet etmesinin caiz olduğu,
- Cihadın farz-ı kifaye olup, farz-ı ayn olmadığı,
- Hadis-i şerifin zahiri kâfirlerle harp ise de mekruh (çirkin) işleri ve Müslümanlardan meşakkatleri gidermek uğrunda çalışmanın, bağiler (azgınlar)la muharebe etmenin, emr-i bilmaruf ve nehy-i anil münkeri yerine getirme hususunda cihada çıkan kimsenin de: “Allah yolunda” kavline gireceği,
- Mücahidin nail olacağı şeylerin, sevap, mal, ganimet ve şehit olup cennete girmek olduğu.
“İntedebe”: İcabet ve tekeffül manalarına geldiği gibi süratle sevabını verdi ve cezasını güzel kıldı manasını da ifade etmektedir.
Ahmed Fikri Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhû)
Delîlü’s-sâlikîn, s. 36.
Dipnotlar
[1] Buhari, İman:26, Nesâi, Cihad:18.