Asıl ismi, Ebû Muhammed Abdullah bin Amr bin El-Âs El-Kureşî’dir. Hicretten 7 yıl önce Mekke’de dünyaya geldi. Babasından önce İslâm ile şereflenmiş ve onunla birlikte Medine’ye hicret etmiştir. Cahiliye devrinde Âs olan ismini, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Abdullah olarak değiştirdi. Okur-yazar olan Abdullah bin Amr (Radiyallâhu Anh)ın yabancı kültürler ile alakalı malumatı vardı.
Yaşı küçük olduğu için, Bedir ve Uhud savaşlarıan katılmamış ama ondan sonra yapılan bütün seferlere iştirak etmiştir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in amcası Abbas (Radiyallâhu Anh)ın kızı ile evlendi. İbadetlere düşkünlüğü ve zahidliği ile tanıdırdı. Gecelerini ibadet ve gündüzlerini oruçla geçirirdi. Hafız olması sebebiyle sürekli Kuran okur ve hergün hatim indirirdi. [1]
Dâvudi Orucu
Sürekli ibadet halinde olması ve aile hayatını ihmal ettiği için babası tarafından Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)e şikayet edilmiştir. O da kendisine orta yolu tercih etmesini ve ailesinin hakkını ihmal etmemesini söylemiştir. Ayrıca hergün oruç tutmamasını bunun yerine, 1 gün tutulup 1 gün ara verilen, Dâvudi orucunu tutmasını tavsiye etmiş ve hergün değilde, 3 veya 7 günde bir hatim indirmesini istemiştir. [2]
Abdullah bin Amr (Radiyallâhu Anh) yaşlandığı zaman, eskisi gibi çok ibadet etmeye takatı kalmamış ve kendisine sunulan kolaylıklardan daha fazla istifade etmediği için pişmanlığını belirtmişti. Şam Fatihi olan babası Amr bin Âs (Radiyallâhu Anh) ile beraber Yermük savaşı ve Şam fetihlerine, sancaktar olarak iştirak etmiş ve büyük faydalar göstermiştir. Sıffin savaşına ise, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in, babasının emrine itaat etmesi ile alakalı emri sebebiyle iştirak etti. Bir müddet Kufe ve Mısır valiliği vazifelerini ifâ etmiştir.
Sahife-i Sâdıka
Abdullah bin Amr (Radiyallâhu Anh), Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)den duyduğu sözleri unutmamak için not ederdi. Bunu gören bazı sahabîlerin itirazı sebebiyle, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)den özel izin istemiş ve hadisleri yazmasına müsaade edilmişti. Kendisine sorulan sorulara bu sayfalara bakarak cevap verir ve bunları dikkatle muhafaza ederdi. Çok hadis rivayet eden (Muksirun) sahabilerden idi.
Hadis ve fıkıh ilminden dolayı, 4 büyük fakih sahabîden oluşan “Abâdile” içinde yer almıştır. Muhafaza ettiği Sahife-i Sâdıka’da 1000 civarında hadis olduğu bildirilmekte ama ondan rivayet edilen hadis ise 700 civarındadır. Ebû Hüreyre (Radiyallâhu Anh) kendisinden fazla hadis bilen tek sahabînin o olduğunu ve bunun sebebinin Sahife-i Sâdıka olduğunu söylemiştir. [3] Bu sayfalar daha sonra onun torunu Amr bin Şuayb’a intikal etmiştir. Yetiştirdiği talebeleri arasında Şuayb bin Muhammed, Saîd bin Müseyyeb, Urve bin Zübeyr, Hasan-ı Basrî (Rahimehumullah) gibi zatlar vardır. Hayatının son yıllarında gözlerini kaybetmiş ve 684 yılında 72 yaşında iken Mısırda vefat etmiştir. Başka tarih ve mekanlarda vefat ettiğini iddia eden rivayetler mevcuttur. Allah (Celle Celâluhû) şefaatlerine mazhar ve layık eylesin.
Dipnotlar
[1] İbn Sad, Et-Tabakat, 4, 261
[2] Müsned, 2, 163
[3] Buhârî, İlim, 39