Asıl ismi Ebû Abdirrahmân Abdullah bin Mesûd bin Gâfil bin Habîb El-Hüzelî’dir. İslâm’dan önceki hayatı hakkında fazla bir malumat yoktur. Fakir bir ailede dünyaya gelen Abdullah bin Mesûd (Radiyallâhu Anh) Ukbe bin Ebû Muayt’ın sürülerine çobanlık yapardı. Annesi Ümmü Abd bint Abdüved (Radiyallâhu Anhâ) ve kardeşi Ukbe (Radiyallâhu Anh) ile birlikte ilk müslümanlardan oldu. Kısa boylu ve zayıf bir bünyeye sahip olmasına rağmen Rasûlüllah’ın bütün savaşlarına katılmıştır.
Müşriklerin, Müslümanlara yaptığı işkence ve zulümler artınca, Habeşistan’a hicret etti. Ardından Medine’ye hicret edenler arasında yer aldı. Zübeyr bin Avvâm (Radiyallâhu Anh) ve Muâz bin Cebel (Radiyallâhu Anh) ile aralarında kardeşlik ilan edildi. Medine’de annesi ile beraber bir eve yerleşmişti. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in evine izinsiz girme yetkisine sahip tek kişiydi. [1]
Savaşlarda Hizmetleri
Bedir savaşına katılarak, bu savaşta ağır yaralı halde yerde yatan, İslâm’ın en azılı düşmanı, Ebu Cehil ile karşılaştı. Zayıf cüssesine rağmen onu öldürmeyi başararak, eşyalarını Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in huzuruna getirdi. Bu habere sevinen Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem), Ebu Cehil için “Ümmetimin Firavunu idi” diyerek onun kılıcını Abdullah bin Mesûd (Radiyallâhu Anh)a verdi.
Uhud savaşının en zor anlarının yaşandığı ve Müslümanların dağıldığı esnada, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)’in yanından ayrılmamıştır. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in yakın hizmetinde bulunurdu ve bu sebeple yabancılar onun Ehli Beyt’ten olduğunu zannederdi. Onun vefatından sonra ise Yermuk savaşına iştirak ederek, zaferde büyük payı olan kahramanlar arasına katılmıştır.
Kufe Kadılığı
Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh) zamanında, Kufe şehrinde kadılık ve beytülmal idaresi ile görevlendirildi. Halifenin vefatı sebebiyle bir müddet Medine’de kaldıktan sonra, Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh) tarafından tekrar eski görevine iade edildi. Kufe’de vazifesini en kâmil şekilde ifâ ettiği gibi, aralarında Hasan-ı Basrî, Katâde, Ebû Abdurrahman es-Sülemî ve Ebû Amr eş-Şeybânî (Rahimehumullah) zatların bulunduğu birçok talebe yetiştirdi.
Abdullah bin Mesûd (Radiyallâhu Anh) fıkıh, kıraat ve hadis ilminde oldukça mahir idi. Rasûlüllah (Radiyallâhu Anh)ın yakın hizmetinde bulunması sebebiyle birçok konuya vakıf olmuş ve sünnete riayet hususunda çok tecrübe kazanmıştı. Kendisi hakkında, “Kur’an’ı nâzil olduğu günün heyecanıyla okumak isteyen kimse, İbn Ümmü Abd (Abdullah bin Mesûd)’un kıraatiyle okusun. ”[2] ve “Eğer onlara danışmadan bir emîr (yönetici) tayin etseydim, İbn Ümmü Abd (Abdullah bin Mesûd)’u tayin ederdim. ”[3] hadisi şerifleri varid olmuştur.
Vefatı
Kufe’de ki vazifesi sona erdikten sonra, 2 hanımı ve 3 çocuğu ile beraber Medine’ye yerleşti. 60 yaşlarında hastalandığı zaman ziyaretine gelen Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh) ona şikâyeti olup olmadığını sorunca,
“Bir tek şikâyetim var, o da günahlarımdır!” buyurdu.
Bunun üzerine bir isteği veya ihtiyacı olup olmadığı sorulunca,
“İhtiyacım yok.” diye cevap verdi.
Halife ona “Çocuklarına bırakırsın.” dediğinde cevabı şu oldu:
“Çocuklarımın aç kalacağından mı korkuyorsun? Ben onlara her gece Vâkıa Sûresi’ni okumalarını emrederdim. Çünkü Resûlullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in ‘Kim her gece Vâkıa Sûresi’ni okursa, dünyada fakirlik sıkıntısı çekmez.’ buyurduğunu işittim. ”[4]
Bu büyük sahabî, 653 yılında vefat etti. Cenaze namazı Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh) tarafından kıldırıldı ve Bakî Mezarlığı’na defnedildi. Rabbim şefaatlerine mazhar ve layık eylesin.
Dipnotlar
[1] İbnü’l Esir, Üsdü’l Gâbe, III, s. 256
[2] Müsned, I, 26
[3] Tirmizî, “Menâkıb”, 38
[4] Üsdü’l-Gâbe, s.259