Asıl ismi, Abdullah bin Kays bin Zâide El-Kureşî El-Âmirî’dir. Cahiliye zamanında Husayn olan ismi, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından,Abdullah olarak değiştirilmiştir. Bazı rivayetlerde ismi Amr olarak geçmektedir. Hazreti Hatice (Radiyallâhu Anh)ın dayısı olan Kays’ın oğludur. Ümmü Mektûm, annesi Âtike bint Abdullah’ın künyesi olup ona nisbet edilerek İbn Ümmü Mektûm diye tanınmıştır.
Mekke’de dünyaya gelen Abdullah ibni ümmü Mektûm (Radiyallâhu Anh), doğuştan veya sonradan âmâ kalmış idi ve bu sebeple annesine Ümmü mektum denilirdi. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ilk iman edenlerden oldu. Mekke müşriklerinin baskıları ve işkencelerinin artması sebebiyle Musab bin Ümeyr (Radiyallâhu Anh) ile beraber Medine-i Münevvere’ye hicret etmiştir.Orada halka Kurân-ı Kerim öğretmekle meşgul olmuştur.[1]
Medine Valisi
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), savaş veya başka bir sebepten dolayı Medine’den ayrıldığı zamanlarda, yerine vekîl olarak onu bırakırdı.O yokken Müslümanlara, Abdullah ibni ümmü Mektûm (Radiyallâhu Anh) namaz kıldırırdı. Âmâ olmasının seferlere iştirak etmesine engel olması sebebiyle atandığı bu vazifeye 13 defa tayin edilmiştir. Ayrıca Medine’de müezzinlik vazifeside yapmıştır.Sabah ezanını okuyan Bilal Habeşi (Radiyallâhu Anh)dan sonra ezanı tekrar o okurdu.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Mekke’de müşriklerin ulularına İslâmiyeti anlattığı bir sırada, Abdullah ibni Ümmü Mektûm (Radiyallâhu Anh) yanına gelerek Allah (Celle Celâluhû)nun ona öğrettiği meseleleri kendisine anlatmasını istemiş, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ise meşguliyetinden dolayı onunla ilgilenmekte gecikmişti.Bunun üzerine Abese Suresinin ilk ayetleri nazil olmuştu. Daha sonra Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Abdullah ibni Ümmü Mektûm (Radiyallâhu Anh)a iltifat edip ikramda bulundu ve, “Ey kendisinden dolayı rabbimin beni itâb ettiği zat, merhaba!” diye hitap etmiştir.[2]
Kâdisiye Savaşı
Tebûk savaşından sonra artık kendisi de savaşlara katılmak istediğini bildirerek, bundan sonraki seferlere iştirak etmiştir.Gür bir sesi olduğundan dolayı, savaşlarda sesi ile Müslümanları yüreklendirir, düşmanlara ise korku salardı.Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh) zamanında, Sâsânî devletine karşı düzenlenen Kâdisiye savaşına sancaktar olarak katılmış ve aldığı yaralar sebebi ile burada veya döndükten sonra Medine’de 636 yılında şehit düşmüştür.
Kurân-ı Kerim’i ezberlemişti ve sahabîlere kıraat eğitimi verirdi.Veda haccına iştirak ederek gür sesi ile Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sözlerini tekrarlamıştır. Evi mescide uzak olmasına rağmen, namazlara iştirak eder ve Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sohbetlerini kaçırmazdı. Kendisinden 2 adet hadis rivayet edilmiştir. Allah (Celle Celâluhû) şefaatlerine mazhar eylesin.[3]
Dipnotlar
[1] İbn Hazm, Cemhere, s. 171
[2] İbn Sa‘d, Et-Tabakât, 4, s,205
[3] İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gâbe, 4, s,263