Merhûm Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca Efendi’nin mü’minler nazarında husûsî bir yere sahip olmasına vesile özellikleri arasında; samimiyeti, ilmiyle âmil bir zât oluşu ve sohbet üslûbu önemli bir yer tutar. Sohbetlerinde birçok konuyu ele alan hoca efendi; i‘tikâd, amellerde ziyâdelik; ailevî, toplumsal ve ahlâkî birçok husus üzerinde önemle durmuştur.
Sahâbe-i Kirâm (Radıyallâhu Anhum)a Yönelik Yüksek Muhabbeti
Sohbetlerinde işlediği meseleleri, taallûk ettiği İslâmî ilimlerin alanı çerçevesinde dikkatle ele alan hoca efendi, yeri geldikçe âdâb-ı şer‘iyye (ahlâk-ı İslâmiyye) açısından da özellikle inceler ve günümüz şartları muvacehesinde değerlendirmek suretiyle misallendirerek herkesin anlayabileceği şekilde anlatırdı. Sohbetlerinde genişçe yer bulan bir başka konu da Sahâbe-i Kirâm (Radıyallâhu Anhum)un üstün şahsiyeti ve ümmet-i Muhammed’e yönelik müstesna örnekliğiydi.
Zaman zaman Aşere-i Mübeşşere (Radıyallâhu Anhum)u tek tek anar, bu mümtaz sahâbîlerin hayattayken Cennetle müjdelenmelerine vesile olan üstün fazîletlerine, sadakat ve hassasiyetlerine dikkat çekerdi. Sohbetlerlerinde Ezvâc-ı Tâhirât (Radıyallâhu Anhunne) de önemli bir yer tutardı. Mü’minlerin annelerini, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) in hanımlarının örnek şahsiyetini sık sık gündeme getirir, Şîâ ve diğer bâtıl mezheblerin Sahâbe-i Kirâm (Radıyallâhu Anhum)a yönelik iftiralarına üst perdeden lâyıkıyla cevap verir, dinleyenlerini bu konuda da bilgilendirmek suretiyle ikaz ederdi.
İnfâk ve Sadaka Konusunda Teşvikleri
Merhûm Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca Efendi, Müslümanın bir gününün nasıl olması gerektiğini anlattığı bir sohbetinde; işrâk, kuşluk, evvâbîn ve teheccüd gibi günlük nâfile namazlara devam etmenin önemini anlatır ve telefonla da olsa her gün sıla-i rahim yapmak ve her fırsatta tebliğle meşgul olmak gerektiğini sık sık tekrar edip hatırlatırdı.
Maddiyatın âdeta “her şey” olarak telakki edildiği günümüzde, infâk hasletinin yaygınlaşması ve sadâka anlayışının, dinimizin verdiği önem doğrultusunda gelişmesi konusunda sürekli vurgularda bulunurdu. Nitekim bir sohbetinde, variyeti rızâ-yi ilâhî doğrultusunda sarf etmenin, yani sadakanın hakikî kurtuluşa ulaşma vesilelerinden olmakla birlikte, sıkıntı ve belâları def edici bir mânevî hususiyete sahip olduğunu şu şekilde dile getirmiştir: “Evinde kumbara olacak, mutlaka az-çok demeden sadaka vereceksiniz. Hayır kurumlarına yardımda bulunacak ve sağlamlık alacaksınız. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: ‘Hiçbir belâ sadakayı çiğneyerek size zarar veremez, sadakayı erken verin!’ hadîs-i şerîfinin beyanı veçhile; hiçbir belâ, sadaka barikatını aşamaz. Bir işe başlamadan, herhangi bir işin temelini atmadan önce mutlaka sadaka verin!”
Öksüz ve yetimlere kayıtsız kalmamak gerektiğini sık sık vurgular, “Manevî hislerinizin zayıfladığını fark ettiğinizde; fakirlerin, yetimlerin ziyâretine gidin ve onlara ilgi gösterin! O yetimlere ve öksüzlere, başlarını okşayarak bir babalık, bir analık hissi vermeyi ihmal etmeyin!” buyurarak bu güzel hasletlerin hesap gününde insan için büyük bir ferahlığa vesile olacağını önemle hatırlatırdı.
Ailevî Meselelere ve Sosyal Konulara Ağırlık Verirdi
Sohbetlerinde sosyal sorunlara yönelik hâl çareleri sunan ve bilhassa aile ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi konusunda önemli nasihatlere yer veren hoca efendi, eşler arasındaki münasebetin psikolojik açıdan sağlıklı bir şekilde ve sevgi-saygı çerçevesinde bir zemine oturtulması hususu üzerinde de büyük bir dikkatle dururdu. Davranışta dâima nezâket ve hürmeti, her dâim merhamet nazarıyla bakmayı öğütlerdi.
Vefâtının üzerinden geçen bir yılda, coşkulu kişiliği ve mümtaz şahsiyetinin, kendisine has üslûbuyla düzenlediği müfîd sohbetlerinin derin bir hasreti içerisindeyiz. Kendisinden bakiye hoş hatıralar ve sohbetleri vesilesiyle istifâdemizi sürdürdüğümüz hocamızı vefâtının birinci sene-i devriyesi vesilesiyle bir kez daha hasretle hatırlıyor, hayırla ve minnetle yâd ediyoruz. Cenâb-ı Hak’tan kendisine rahmet ve yüce makamlar temennî ediyoruz.