Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Tâif şehrinden Mekke’ye döndükten sonra, müşriklerin şiddetle karşı çıkmalarına ve engellemelerine rağmen bütün güçlüklere ve sıkıntılara katlanarak insanları İslâm dinine davet etmeye devam etti. Böylece İslâm günden güne yayılıyor ve Müslüman olanların sayısı artıyordu. Mekke şehri, hac mevsiminde uzaktan ve yakından gelenlerle dolu olurdu. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), bu mevsimde kurulan panayırlara gider, Mekke’ye gelen Arap kabilelerine İslâmı tebliğ eder ve onları Müslüman olmaya davet ederdi. Müşrikler ise buna engel olmak için uğraşırlardı.
620 yılında bu panayırlar için gelen 6 kişilik Medine’li bir heyetle görüşen Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem), kendilerine tebliğde bulunduktan sonra, İslâmiyet’i kabul ettiler. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), onlardan kendisini Medine’ye götürüp himaye etmelerini ve böylece İslâm dininin büyümesine yardımcı olmalarını talep etti. Hazrec kabilesine mensup olan bu heyet, bu teklifi kabul ettiler. Ayrıca Evs kabilesiyle aralarında yıllardır süren savaşların ve düşmanlığın ortadan kalkmasını ve İslâm vasıtasıyla iki kabile arasında sulh ve kardeşliğin yeniden tesis edilmesini umduklarını söylediler. Medine’ye döndüklerinde Hazrec ve Evs kabilelerine İslâm’ı tebliğ edeceklerini söyleyerek ertesi yıl onunla buluşmaya söz verdiler. [1]
Birinci Biat
Ertesi yıl Mekke’ye gelen Medinelilerden 12 kişilik bir grup, Mekke yakınında Akabe denilen yerde Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile görüştü. Reisleri Esad bin Zürare (Radiyallâhu Anh) idi. Aralarında bir yıl önce Müslüman olmuş beş kişi de vardı. Bunlar. “Allah’a şirk koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, yalan ve iftiradan sakınmak, Peygambere karşı gelmemek” hususunda Peygamberimize biat ettiler, söz verdiler. Bu olaya Birinci Akabe Biatı ismi verilmiştir.
Medinelilerin yaptıkları bu bîat büyük bir önem taşıyordu. Peygamberimiz bu bîatlerde bulunanlara İslâmı anlatmak ve Kur’ân-ı kerîmi öğretmek üzere Eshâb-ı kirâmdan Musab bin Ümeyr (Radiyallâhu Anh)ı hoca olarak onlarla birlikte Medine’ye gönderdi. Bu sıralarda Medine’deki müslümanların sayısı kırka ulaşmıştı. Musab bin Ümeyr’ (Radiyallâhu Anh)ın üstün çabaları ile Medine’de bulunan Evs ve Hazrec kabilelerinden birçoğu Müslüman olmuştu. Kısa zamanda İslâmiyet Medine’de yayıldı. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Medine’de İslâm dininin bu şekilde hızla yayıldığını öğrenince çok mutlu oldu. [2]
İkinci Biat
622 yılının hac mevsiminde, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i Medine’ye davet etmeye karar veren, ikisi kadın yetmiş beş Medineli, Mekke’ye ulaştılar. Mekke’ye varınca Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)e haber yollayarak, bir gece Akabe’de buluşmayı kararlaştırdılar. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) onlara, hicret ettiği takdirde kendisini, canlarını, mallarını, çocuklarını ve kadınlarını himaye ettikleri gibi koruyacaklarına, rahat günlerde de sıkıntılı zamanlarda da ona itaat edeceklerine, bollukta ve darlıkta gerekli maddi yardımları yapacaklarına, iyiliği emredip kötülüğe mani olacaklarına, hiç kimseden korkmadan hak üzere bulunacaklarına dair yemin edip, biat etmeye davet etti. Orada bulunan Medineliler’in hepsi bu şartlarla ona biat ettiler. Bu anlaşmaya İslâm tarihinde İkinci Akabe Biatı denildi.
Dipnotlar
[1] İbn Hişâm, Es-Sîre, 2, s, 428
[2] İbnü’l-Esîr, El-Kâmil, 2, s, 95