Son devir Osmanlı ulemasının önde gelenlerinden olan Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) Ahıska’da dünyaya gelmiştir. Önemli kasabaların ve bu kasabalara bağlı iki yüzden fazla köyün merkezi olan Ahıska, ülkemizin Ardahan ili sınırına 15 km. mesafede bulunmaktadır.
Ahıska ismi Türkçe bir kelime olup Ak-Kale veya Yeni-Kale manalarına gelmektedir. Ahıskalılar, Selçuklulardan önce bu bölgeye yerleşen Kıpçak Türklerinin torunlarıdır. Ahıska 1068 yılında, Sultan Alparslan tarafından düzenlenen Anadolu seferinde Büyük Selçuklu Devleti’ne katılmıştır. Osmanlı Devleti’ne katılması ise 1578 yılında Sultan 3. Murad zamanında, Özdemiroğlu Osman Paşa tarafından düzenlenen Kafkasya seferi sırasında olmuştur.[1]
Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) 1926 yılında, Ankara İstiklâl Mahkemesinde yargılanırken, yapılan sorgu sırasında altmış yaşında olduğunu beyan etmiştir. Bu beyanını dikkate alarak 1866 yılında doğduğunu söyleyebiliriz.[2] Şer‘iyye Sicilleri Arşivindeki kayda göre ise, 1870 yılında dünyaya gelmiştir.[3] Zikredilen bu iki tarihten daha erken bir tarihte doğduğuna dair rivayetler de vardır.
Tahsil Hayatı ve Yetişmesi
İki yaşında annesi Satut anayı, dört yaşında ise babası Mehmed Şerif Efendi’yi kaybeden Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû), ilme sevdalı bir zattı. Küçük yaşta anadan ve babadan yetim kalmanın hasretini ilim öğrenme aşkıyla bastırmıştı.
İlk tahsiline memleketinde başlamış olan Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) daha sonra Batum’a geçmiştir. Batum’daki eğitimini tamamladıktan sonra ilim tahsili için tekrar yollara düşüp Erzurum’a geldiğinde tarihler 1894’ü göstermekteydi. Erzurum’da Bakırcılar medresesindeki eğitimini tamamlayıp hocalarının tavsiyesi üzerine 1895 yılında İstanbul’a geldi. Bayezid dersiamlarından Çarşambalı Hoca Ahmed Efendi (Rahmetullâhi Aleyh)in derslerine devam ederek kendisinden 1901 yılında icâzet altı.
1902 yılında ders vekâleti tarafından yapılan imtihanı kazanarak dersiam oldu ve Fatih Camii’nde ders vermeye başladı. Hocalığının yanında talebeliğini de devam ettiren Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) 1901 yılında katıldığı Medresetül-Kudat’tan[4] 1906 yılında mezun oldu.
Osmanlı Devrinde Îfâ Ettiği Vazifeler
1909 senesinde fetvahane ikinci sınıf müsevvidliğine, ertesi yıl fetvahane birinci sınıf müsevvidliğine yükseltildi. Ayrıca 1910 yılında İbtida-i Haric Medresesi İstanbul müderrisliğine getirildi. 1914 yılında Sahn Medresesi fıkıh müderrisliğine, 1915 yılında da fetvahanede teşekkül edilen Te’lifi Mesail heyetine tayin edildi. Te’lifi Mesail; Heyeti Te’lifiye ve Heyet-i Fıkhiyye isimli iki şubeden oluşuyordu. Bu heyetlerden Heyeti Te’lifiye’nin reisi Ahıskalı Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû) iken, Heyeti Fıkhiyye reisi ise Batumlu Ali Haydar Efendi (Rahmetullâhi Aleyh)dir.[5]
1916 yılında huzur dersi muhataplığına tayin edilen Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû); 1916, 1917, 1918, 1922 ve 1923 yıllarında düzenlenen huzur derslerine katılmış ve 1916 yılında katıldığı ilk derste başmuhatap olarak görev almıştır. 1917, 1918, 1922 ve 1923 yıllarında yapılan derslere ise muhatap olarak katılarak Sultan Mehmed Reşad’ın, Sultan Vahidüddîn’in ve Halife Abdülmecid Efendi’nin huzurunda düzenlenen huzur derslerinde bulunmuştur.
Tasavvufî İntisâbı
Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû)nun tasavvufa intisabı Fatih-Çarşamba’da bulunan ve bir Nakşî-Hâlidî tekkesi olan, Mevlânâ Mustafa İsmet Ğarîbullâh (Kuddise Sirruhû)nun tekkesine bağlanmasıyla olmuştur. Bu tekkeye bağlanması bir Ramazan vaazı için gittiği Bandırma’da olmuş ve orada tanıştığı Mevlânâ Ali Rıza el-Bezzâz (Kuddise Sirruhû)dan etkilenip kendisine intisab etmek istemiştir.
Tarikat dersini Mevlânâ Ali Rıza el-Bezzâz (Kuddise Sirruhû)nun işaretiyle tekkede postnişin olarak bulunan Hacı Ahmed Hilmi Efendi’den (v.1905) alan Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) onun vefâtından sonra ise Mevlânâ Ali Rıza el-Bezzâz (Kuddise Sirruhû)nun sohbetleriyle kemale erdi.
Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû)nun, Mevlânâ Ali Rıza el-Bezzâz (Kuddise Sirruhû)ya müritliği on yıldan fazla sürmüştür.1914 yılında şeyhi Mevlânâ Ali Rıza el-Bezzâz (Kuddise Sirruhû) vefât edince, onun halifesi olarak tekkenin şeyhi olmuştur. Ancak ittihatçıların Şeyhülislâmlık teklifini kabul etmediği için onlar tarafından postnişinliği onaylanmamış ve tekkeye şeyh olarak Mustafa Haki Efendi atanmıştır.
Mevlânâ Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû)nun postnişinliği 1919 yılında Sultan Vahidüddîn tarafından onaylanıp ittihatçıların engeli kaldırılınca, 5 yıl gecikmeli olarak Fatih-Çarşamba’daki Mevlânâ Mustafa İsmet Ğarîbullâh (Kuddise Sirruhû)nun tekkesine geçebilmiştir.
Vefâtı ve Kabr-i Şerîfi
Mevlânâ Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû), Cumhuriyet idaresi tarafından kurulan İstiklal Mahkemelerinde (1926) yargılanmış ve ömrünün sonuna kadar ev hapsinde, gözetim altında yaşamış bir âlimdir. 1 Ağustos 1960 tarihinde Mevlânâ Mustafa İsmet Ğarîbullâh (Kuddise Sirruhû)nun dergâhının bahçesindeki evinde hayat emanetini sahibine teslim etti. Cenâze namazını Yavuz Sultan Selim Cami’inde Mahmud Sami Efendi (Kuddise Sirruhû) kıldırdı. Fatih dersiamlarından olduğundan sevenleri tarafından Fatih Camii hazîresine defnedilmek istendi. 27 Mayıs 1960 yılında darbe yapan askerî idare buna izin vermediği için Edirnekapı Sakızağacı mezarlığına defnedilmiştir. Allah Te‘âlâ sırlarını âlî eylesin!
Dipnotlar
[1] Yunus Zeyrek, Ahıska Bölgesi ve Ahıska Türkleri, 2001, s. 6-9.
[2] Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları (1926) (haz. Ahmet Nedim. 1993), s. 116-118.
[3] Sadık Albayrak, Son Devir Osmanlı Uleması: İlmiye Ricalinin Teracim-i Ahvali, 1996 c. 1, s. 316-317.
[4] Medresetü’l-Kudât: Şer’î mahkemelere hâkim yetiştirmek üzere şeyhülislâmlığa bağlı olarak kurulan hukuk medresesi.
[5] Mecelle şârihi olarak meşhur olan Ali Haydar Efendi, 1853 yılında Batum’da doğmuş ve 1935 yılında İstanbul’da vefât etmiştir.