Aşağıda nakledeceğimiz mektupta Ali Haydar Efendi Hazretleri’nin vefâtının ardından râbıtanın kime yapılacağı hususunda Mahmud Efendi Hazretlerimizin beyânları zikredilmektedir.
Mektubun metni şu şekildedir:
İbrahim Uslu Efendi’ye gönderilmiştir. Askerliğin önemi, Efendi babanın kabr-i şerîfi ve birtakım vasiyetleri hakkındadır.
ب ح ص س
Faziletli Ahî fillâhımız İbrahim Efendi’ye,
Esselâmü Aleyküm ve Rahmetüllahi Teâlâ ve Berakâtühû.
Göndermiş olduğunuz iki adet mektubunuz vusûl bulmakla sürûr hâsıl oldu. O zamandan beri bu fakirleri unutmadınız. Çok şükür! Cenâb–ı Hak unutturmaya. Âmin! Âkıbet ferâizden (farzlardan) birisi olan vazîfe–i mübârekemiz askerliğe duhûl ettiniz. Cenâb–ı Hak sevgili Habîbiyle askerlik eden ve askerlikleri makbul olan zümreye ilhâk ede Âmin! Cihâd–ı ekber ki nefis ile şeytan ile muharebedir. Bu meydanda da cihâd edip hayırlı zaferler bulmaya muvaffak buyura. Âmin!
Kardeşim bazı şeylerden sordunuz. Evvela Efendi Babamızın mübarek kabr-i şerifleri Fatih’te söz alındı. Her nasılsa bir karışıklık çıktı müsaade geri alındı. Edirnekapı’da Rami’ye giderken Sakızağacı vardır, askerî şehitler mezarlığı vardır. Efendi Babamızı, Mevlâ’mız oraya nasip kılmıştı oraya mübarek kabr-i şerifleri yapıldı. رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْهِ رَحْمَةً وَاسِعَةً Allah’ın geniş rahmeti üzerine olsun!
Vekâlet meselesinden[1] sordunuz, evvelce de sormuştunuz. O mesele hakkında Efendi Babamızdan herhalde bir vasiyet[2] duymuş olacaksınız ki, bir takım Efendi Babamızı sevenler ki; Muhsin Efendi, İsmail Efendi, Ömer Efendi ve daha bildiğiniz kardeşler o vasiyeti muhafaza edelim diyorlar. Bu hususta bir karar verilecek, lâkin hal ve zaman malum. Biraz daha mesele durmaktadır. Şimdi cümle meslektaşlar derslerine aynı şekilde çalışmalarını tavsiye ediyorum. Gönül vermek meselesi onadır[3] hiç değişiklik yoktur. Yapamadığınız dersleri vakit buldukça muhakkak kazâ edersiniz. Çare yoktur, lâkin bu zamanın askerliği çok kolaydır. İnşâallah ümit ederim ki genişlik bulursunuz. Namazları da kazâya bırakmayınız. Dünya insanı aldatıyor. Arkadaşlarınız İslâmiyet yolunu ve kıymetini bilseydiler böyle olmazdı. Askerlik çok mühim ve kıymetli meslektir. Lâkin böylelerinin yüzünden zorlaşıyor. Amma siz yüreksiz olmayasınız. Askerlik vazifenize Allah Teâlâ için dikkat edesiniz. Her şey askerlikle kâimdir. Çare yoktur.
Hasbi, Afyonlu Mustafa, Rizeli Nuri, Hasan Efendi buradadırlar. Başka yaramaz yoktur. Başka şey düşünmeyiniz. Gönül vermeye dikkat ediniz.
Risâle–i Kudsiyye’de yazar:
Eğer ihlâs ile rabt olsa tâlib, Gönül verse olur bil nefse gâlib
Ânı andan alırlar Hakka râğib, Olur feyzi dahî mi‘râca câzib
Dilin rabt et hemen Hakka gidelim, Cemâl–i bâ kemâle seyredelim.[4]
Mesele bununla tamam olur. Zâhirimiz şeriatla, bâtınımız da râbıta ile tezyin edilirse yol açılır. Değilse öylece tevakkuf olur (yerinde sayar). Gayret edelim ve bu fakiri duâdan unutmayasınız. Gönül ile yardım edesiniz. O zaman unutulmazsınız. Vesselâm. Çocuklar da selâm ederler. Mektup yazarsınız.
Efkârul–verâ (mahlûkâtın en muhtâcı) Mahmud.
Dipnotlar
[1] Vekâletden murat, Ali Haydar Efendi’nin vefatından sonra kimin postnişin olacağı, yani halife olarak bırakıldığıdır.
[2] Bu vasiyet: “Bu el (Mahmud Efendi Hazretleri’nin eli) benim elimdir. Kim bu eli tutarsa benim elimden tutmuş olur.” sözüdür.
[3] Ali Haydar Efendi’nin vefatından az bir müddet sonra yazılan bu mektupta, gönlün yine ona verileceği yani şimdilik Ali Haydar Efendi’ye râbıta edileceği ifade edilmektedir. Ali Haydar Efendi Hazretlerinin vefâtından sonra Mahmud Efendi Hazretlerine intisap eden ihvanlar kısa bir müddet sonra herhangi bir tembih olmadan kendiliğinden Mahmud Efendi Hazretleri’ne râbıta etmeye başlamışlardır.
[4] Risâle-i Kudsiyye, s.76.