Her geçen gün bir yıldız daha kayıyor, her biri birbirinden kıymetli âlimlerimizi âhirete yolcu ediyoruz. Şüphesiz ki onların cenazeleri bile insanları tefekküre sevk ediyor ve ruhlarına tesir ediyor. Ancak âlim, fâzıl, hâl ehli olan Allah dostlarının âhirete irtihallerinin toplumda endişe duyulacak bir yansıması da bulunmaktadır. Bu nokta şimdi zikredeceğimiz rivâyet çok dikkat çekicidir:
Cenâb-ı Hakk İlmi Âlimleri Vefat Ettirerek Kaldırır
Abdullah b. Amr b. Âs (Radıyallâhu Anhümâ) şöyle dedi: Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i şöyle buyururken işittim: “Allah Teâlâ ilmi insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat âlimleri öldürüp ortadan kaldırmak suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir âlim bırakmaz. İnsanlar bir kısım cahilleri kendilerine lider edinirler. Onlara birtakım meseleler sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. Neticede hem kendileri sapıklığa düşer hem de insanları saptırırlar.”[1]
Burada kastedilen ilim Kur’ân ve sünnettir. Hadis şârihleri, ilmin yok olması, âlimlerin ortadan kalkması ve bilgisizliğin yayılıp câhillerin toplumların başına lider olması âhir zamanda, kıyamete yakın dönemde olacaktır derler. Buna karşılık Kâdî İyâz (Rahimehullah): “Bu hal ve vaziyet, kesinlikle doğruyu haber veren Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin söylediği gibi zamanımızda ortaya çıkmıştır” demektedir. Bedrüddîn el-Aynî (Rahimehullah), o kadar çok ulemâ, fukahâ ve büyük muhaddislerin bulunduğu bir zamanda yaşayan Kâdî İyâz’ın böyle söylemesine şaşar. Çünkü kendi zamanında İslâm diyarları önceki asırlara kıyasla fakih ve muhaddislerden mahrum durumdadır; birtakım câhiller de fetvâ makamındadır. O, bütün bunları söz konusu ederek ne diyeceğini bilemediğini söyler. Onlara gıpta eden, görüş ve düşüncelerini günümüze aktarmaktan bile âciz olan bizlerin bu günkü halimize ne diyeceğimizi de biz düşünmeliyiz. Gerçekten günümüzde dînî ilimler alanı, o dönemlerle kıyas edilemeyecek derecede bir adam kıtlığı (kaht-ı ricâl) içindedir. Bugün, ortaya çıkan birçok yeni meselenin çaresi ve çözümü, geçmişte gerçekleşmiş benzer birtakım meselelere kıyas edilerek halledilmeye çalışılmaktadır. İlme yeni katkılar sağlayan ve günlük problemlere çareler üretebilen insanların sayısı sadece ülkemizde değil, İslâm dünyasında bile neredeyse parmakla sayılacak kadar azalmıştır. Özellikle aklına estiği gibi fetvâ verenler, dînî ve ilmî kaygı taşımayanlar da çoğalmıştır. Ancak, bütün bu olup bitenler bizleri ümitsizliğe değil, dînî gayrete ve ilim seferberliğine sevk etmelidir.
Herkes İctihâd Edip Hüküm Veremez
Bilinmelidir ki Kur’ân, Sünnet ve icmâ gibi şer’î bir asla dayanmayan şahsî ve indî görüşler İslâm adına ictihad ve fetvâ olarak takdim edilemez. Şer’î açıdan itibar edilen kıyas İslâm nazarında muteber ve geçerli bir yoldur. İslâm hukukunun dört aslından dördüncüsüdür. Kur’ân-ı Kerîm’in şu âyeti bunun delilidir: “Artık ey basîretlere sâhip olanlar! hakkıyla ibret alın!” (Görülmeyen olayları görülenlere kıyas ediniz)[2]
Kur’ân, Sünnet ve icmâa dayanan rey yani isabetli görüşler ise ictihad sayılır ve İslâm’a göre makbul olan, övülen rey budur. Hiçbir ilmî vukûfa dayanmayan kıyas ve ictihadların ise dînen bir karşılığı yoktur ve makbul değillerdir. Bu hususta da şu âyet-i kerîme irşâd edicidir:
“Kendisi hakkında sana âit hiçbir bilgi olmayan şeylerin ardınca gitme.” (Herhangi bir konuda zanlarla, sezgilerle ve tahminlerle hüküm verme.)[3] Bu âyeti bu çeşit kıyas ve ictihadlar yapmanın câiz olmadığına delâlet eder. Böyle yapanlar hem kendileri dalâlete düşerler hem de insanları dalâlete, sapıklığa sevk etmiş olurlar. Günümüzde özellikle sözlü ve yazılı basın ve sosyal medyadaki, âlim olma vasfını taşımayan, buna rağmen din adına hükümler verenlerin birtakım görüş ve düşünceleri bu açıdan ibret verici ve cemiyet adına son derece tehlikelidir.
İlimsizlerin Din Hakkında Konuşması Topluma Zarardır
Netice olarak ilim hafızalardan silinmek suretiyle değil, âlimlerin ortadan kalkmasıyla yok olacaktır. Âlimler, yeryüzündeki insanların en emin olanları, hayır ve faziletin timsalleridir. Âlimleri faziletli kılan, sahip oldukları ilimdir. Müslüman toplumların görevi, ilme ve âlime değer vermek ve ulemânın sayısının artması için gayret etmektir. İlimsiz ve bilgisiz olarak din konusunda konuşmaktan ve fikir beyan etmekten son derece sakınmak lazımdır. Âlim olmayan kişilerin toplumların başına geçip onları yönlendirmesi fesada yol açar.
Dipnotlar
[1] Buhârî, İlim, 34; Müslim, İlim, 13.
[2] Haşr Sûresi, 2.
[3] İsrâ Sûresi, 37.