Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz şöyle demiştir: “Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e: (Baldan yapılan kıvamlı koyu nebîze olan) ‘Bit’i’nin hükmü sorulduğunda: “Sarhoşluk veren her içki haramdır” buyurdu.”[1]
Hadîs-i Şerîf, Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, “Cevâimu’l-Kelim” denilen câmialı sözlerinden birisidir. Bunların kelimeleri az, ifade ettikleri manalar ve hükümler çoktur. Zira yalnız Yemen’in: “Bit’i” içkisinin hükmünden sorulmuş, O, içkinin mahiyetini umûmî bir tarif ile bildirerek cevaplamış ve her içki bununla ölçülmelidir demek istemiştir. [2]
Nebîz: Hurma veya üzümü suyla ıslatmak suretiyle elde edilen şıranın ismidir. Bu şekilde elde edilen meşrubat, şaraplaşmadıkça içilmesi helâldir. Eğer bu nebîz, kükreyip şiddetlenmişse, yani kaynayıp kabarmışsa artık içilmez; çünkü şaraplaşmış, alkolleşmiştir, içildiğinde sarhoş eder.[3]
Sarhoşluk Verici İçki ve Maddeleri Kullanmanın Hükmü
Eşyada yenip içilme bakımından asıl olan mubah olmaktır. Bütün eşya, esasen insanların istifade etmeleri için yaratılmıştır. Buna göre; aslında temiz olan, akla ve sağlığa zararlı olmayan bir kısım hayvan eteri ve buğday, arpa, pirinç gibi hububat denilen şeyler, sebzeler, meyveler ve sıvılar helâldir. Bunlar yenilip içilebilir.
Fakat bazı şeyleri yiyip içmek insanlara zararlı, hikmete ve maslahata aykırı olduğu için İslâm’da haram kılınmıştır.
Bitkilerden, insanı öldüren veya aklını gideren, vücudu zehirleyen veya herhangi bir şekilde sıhhate zararlı olan şeyleri yemek haramdır.
Sözgelimi; afyon, haşhaş, esrar gibi sarhoşluk veren ve aklı bozan şeyleri yemek câiz değildir. Bunlarla sarhoş olanlar hakkında -İslâm ahkâmına göre- tazir cezası gerekir. Tazir; yetkili hâkim tarafından uygulanacak hapis, dövme, azarlama ve ikaz gibi cezalardır.
Sıvılardan vücuda zararlı olanları, insana sarhoşluk verenleri içmek haramdır. Çünkü sarhoşluk veren bir sıvının azı da çoğu da haramdır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:
“مَا أَسْكَرَ كَثِيرُهُ فَقَلِيلهُ حَرَامٌ”
“Çoğu sarhoşluk veren bir şeyin azı da haramdır.”
Bu gibi sıvıların içilmelerindeki zararlar, herkesçe malûmdur. Bu haram içeceklerin toplum bünyesinde açtığı yaralar pek derindir. Bunların uhrevî mesuliyetleriyse pek şiddetlidir. Hele hamr yani şarap denilen içkinin bir damlasını bile içmek icmayla haram olup dinde had denilen cezayı gerektirir.[4] Kısacası bu pek zararlı olan şeylerden kaçınmalıdır. Bunlardan kaçınmak, gerek bireyin ve gerek toplumun selâmeti için pek gereklidir.[5]
Bişr-i Hâfî Gençlik ve Dayanışma Derneği
Allah Te‘âlâ’nın yasak ettiği sarhoşluk veren içki ve diğer maddelerle olan mücadelemizi, Bişr-i Hâfî Gençlik ve Dayanışma Derneği vasıtasıyla sürdürüyoruz. Bişr-i Hâfî Gençlik ve Dayanışma Derneği, büyük ölçüde aile yapılanmasının eksiklik ve yetersizliği sebebiyle, sevgi ve ilgiden mahrum kalıp kötü alışkanlıklara müptelâ olan çocuklarımıza ve gençlerimize merhamet eli uzatarak onları hayata ve İslâm’a yeniden kazandırmaya çalışmaktadır. Başkanımızın ve gönüllülerimizin destekleriyle sürdürdüğümüz mücadele, çok geçmeden semeresini verdi; uyuşturucu madde bağımlısı hâline gelen birçok genç kardeşimiz alışkanlıklarından kurtuldu ve İslâm’ın güneşiyle buluştu.
Çağımızda kendilerini hedef alan sorunlarla boğuşan gençlerimizi karanlıktan aydınlığa çıkarma gayesiyle faaliyet gösterdiğimiz ve mânevî dünyanın varlığını onlara aile sıcaklığında hissettirdiğimiz, sunduğumuz rehabilitasyon hizmetinin yanında İslâm ahlâkı ve temel dinî bilgilerle buluşturduğumuz derneğimize destek sağlayarak hizmet ve faaliyetlerimize ortak olabilirsiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Buhârî, Eşribe:3; Müslim, Eşribe:67-68 vd.
[2] Ahmet Fikri Doğan, Delîlü’s-Sâlikîn Sirâcü’l-Müttakîn Tercemesi, Siraç Yayınevi, İstanbul, 2017, c.2, s.93
[3] Ahmet Fikri Doğan, Delîlü’s-Sâlikîn Sirâcü’l-Müttakîn Tercemesi, Siraç Yayınevi, İstanbul, 2017, c.2, s.93
[4] İslâm’da hadd; miktarı ve uygulanışı Kur’ân ve Sünnetle sabit olan cezalardır ve kamu hakkı olarak görüldüğünden affedilmeleri mümkün değildir.
[5] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, Sad. Hüsameddin Vanlıoğlu, Abdullah Hiçdönmez, Fatih Kalender, Emin Ali Yüksel, İstanbul, 2015, Yasin Yayınevi.