Asıl ismi, Ebû Abdillâh Amr bin El-Âs (el-Âsî) bin Vâil Es-Sehmî El-Kureşî’dir. Mekke’de dünyaya geldi. Beni Sehm kabilesine mensup idi. Ticaret ile meşgul olduğundan, dış ülkelere seyahat ederdi. Bu seyahatler esnasında, Habeşistan Hükümdarı olan Necâşî ile dostluk kurmuştur. Ayrıca etkili hitabeti ve kabiliyeti ile Mekke’nin siyasi hayatında söz sahibi bir zattı.
İslamiyet’in ilk yıllarında, Mekke müşrikleri tarafında yer almış ve Habeşistan’a hicret eden Müslümanların iade edilmesi için, dostu olan Habeşistan Hükümdarı Necâşî ile görüşmeler yapmıştır. Bedir savaşına katılmamıştır. Lakin Uhud ve Hendek savaşlarında hazır bulunmuş ve süvari birliklerinin komutanlığını yapmıştır. Bu savaşlarda askeri kabiliyetleride ortaya çıkmıştır.
Müslüman Oluşu
Hendek savaşından sonra, İslamiyeti incelemeye ve tefekkür etmeye başlayan Amr bin Âs (Radiyallâhu Anh) Mekke’nin fethinden önce Müslüman olmuştur. [1] Mekke’nin fethine ve Huneyn savaşına katıldıktan sonra Rasûlullâh (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ile Medine’ye döndü. Suva ve Benî Hüzeyl kabileleri putperestlikte ısrar ettikleri için bunların üzerine Amr bin Âs (Radiyallâhu Anh) emrinde bir ordu gönderilerek müslümanlığı kabul etmeleri sağlandı.
İslamiyet’e davet etmek için, çevredeki devletlere yollanılan elçilerden biri olarak, Amr bin Âs (Radiyallâhu Anh)da Umman’a gönderilmişti. Umman hükümdarının Müslüman olması ile buradaki vazifesini başarıyla tamamlayarak, gene aynı yere vali olarak atandı. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) vefat edene kadar bu vazifesine devam etti. [2]
4 Büyük Deha
İslâm tarihinde, Duhâti arab olarak anılan, 4 büyük deha vardır. Bu zatlar: Muaviye bin Ebi Süfyan (Radiyallâhu Anh), Amr bin As (Radiyallâhu Anh), Muğire bin Şube (Radiyallâhu Anh) ve Ziyad bin Ebih’dir. Bu kişilerden biri olarak, siyasi ve askeri sahada çok kabiliyetli idi. Ayrıca keskin bir zekâsı ve etkili bir hitabeti vardı. Yetenekleri sebebi ile İslâm devletinde sürekli idarecilik vazifesi yürütmüştür.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonraki fetih hareketlerinde vazife aldı. Filistin’in fethinde büyük yararlılık göstererek, Ecnâdeyn ve Yermük savaşlarına katıldı. Kudüs şehrinin teslim olmasını sağladı. Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)ı Mısır’ın fethine ikna ederek, ordusu ile Bizans kuvvetlerini mağlup etti. Peşinden Babilon kalesini fethederek, Mısır’ı İslâm toprağı haline getirdi. Bu başarıları sebebi ile “Mısır Fatihi” ünvanını aldı.
Sıffin Savaşı
Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh) Efendimizin şehadetinden sonra çıkan karışıklıklar sonucunda, Muaviye (Radiyallâhu Anh)ın ictihadına muvafık şekilde ictihad etti ve onun tarafında yer aldı. Onun halifeliği esnasında Mısır valisi olarak vazifesine devam etti. Hariciler tarafından düzenlenen suikastin başarısızlığa uğramasından 3 sene sonra, 664 târihinde 93 yaşında iken vefât etti. Cenâze namazını Ramazan Bayramının birinci günü oğlu Abdullah bin Amr (Radiyallâhu Anh) kıldırdı. Mukattam isimli mevkiye defnedildi.
Dipnotlar
[1] Zehebî, III, s. 59
[2] İbn Sa‘d, “Eṭ-Ṭabaḳāt”, II, s. 67