Bahâeddin GÜRBÜZLER: 1925/2016
23 Mayıs 1925 yılında Fatih Çarşamba’da İsmet Efendi dergâhında dünyaya geldi. Dört mezhep müftüsü şeyhimizin şeyhi; Ali Haydar Efendi (Kuddise Sırruhû)‘nun en küçük oğludur. Altı yaşında hafızlığa başladı. Dokuz yaşında ise Muhterem babasının yanında Hafızu’l Kur’ân oldu. Arapça, Fıkıh ve diğer İslâmî ilimleri yine babasından tahsil etti.
Ayrıca merhûm Ali Yekta Hoca Efendi’den de Arapça dersleri okuyarak ilmî müktesebatını arttırdı. Kâni Karaca Hoca Efendi’den makam dersleri aldı. O zamanlar “yeni yazı” ilk çıktığından o yazıyı bilmiyordu. Yeni yazıyı Rahmetli eniştesi Hacı Mahzar Beyden öğrendi. Okula dördüncü sınıftan itibaren başladı. Ardından lise eğitimini tamamladı.
İsmet Efendi Dergâhında büyüdü. Yirmi sekiz yaşında evleninceye kadar Ali Haydar Efendi’nin yanında durdu. Ve onun hayatına yakından muttali oldu.
Ali Haydar Efendi, çocukları arasında hafız olması hasebiyle en çok merhûm Bahâeddin Abi’yi severdi.
Hafız Bahâeddin Abi şöyle anlatır:
“6 kardeştik, bir Zehra ablamız vardı. 17 yaşında vefat etti. İlk defa Efendi Babamın gözyaşını onun cenazesinde gördüm. Bir de Ali Rıza Bezzaz Efendinin cenazesinde ağladığını görmüştüm. Bir ablam ölünce beşkardeş kaldık. En büyüğümüz Nazife Hanım’dı, Mazhar Bey’le evliydi. O da âlim biriydi. Onun küçüğü İsmailağa Camii’ni tamir ettiren Şerif ağabeyim idi. Onun küçüğü Halid Ağabeyim idi, Efendi Babamın sağ koluydu, fedaisiydi. Onun küçüğü bendeniz: Hâfız Bahâeddin.”
Ağabeyi Şerif Gürbüzler ile elektrik malzemesi ticareti ile meşgul oldu. Ağabeyinin vefatından sonra da bu mesleği uzun yıllar devam ettirdi. Hiçbir devlet dairesinde görev almadı.
Meccanen Yavuz Sultan Selim Camii Şerifinde müezzinlik yapardı. Çok gür ve kuvvetli sesi vardı. Kur’ân-ı Kerîm-i çok güzel tilavet ederdi. Maddi çıkar için asla Kur’ân okumazdı. Bir kız, bir oğlan iki çocuk babasıdır. Sert mizaçlı, kaba bir insan değildi. Aksine güler yüzlü ve hoş sohbet bir kişiliğe sahipti. Muhtereme eşi Nurhayat Hanım kendisinden altı sene evvel dâr-ı bekâ’ya irtihal etti.
“Mahmud Efendi Hazretleri’yle Beraber Büyüdük, Aynı Odada Yattık”
Sevgili Mürşidimiz Mahmut Efendi (Kuddise Sırruhû) ile arasında geçen hâtıratı şöyle naklederdi:
Bahâeddin GÜRBÜZLER: “Mahmut Efendi Hazretlerine uzun yıllar sırdaşlık yaptım. Bütün beşeri ilişkiler konusunda onunla istişare yapardım. Biz beraber tekkede büyüdük, beraber aynı odayı paylaşırdık aynı odada büyüdük. Adam değilim ama İsmailağa’ya geldiğimde namaz kıldırırım. Size bir hatıramı anlatayım. Bundan 2-3 sene evvel dizlerim sağlamdı. Fatih’ten Şişhane’ye dükkâna yürüyerek gidiyorum, delikanlı gibiyim. Yine Mahmut Efendi Hazretleriyle oturuyoruz. Mahmut Efendi bana “Hafız Abi” diye hitap ederdi. Çünkü kendisi, benden dört yaş küçüktür. Bir baston çıkardı:
– “Hafız abi! Şu bastonu sana hediye edeyim” dedi.
– “Delikanlı gibiyim ne gerek var” dedim.
– “Al hafız abi, lazım olur” dedi.
On gün geçmedi, dizlerim tutmaz oldu. Sonra o bastonla gittim geldim dükkâna. Yine o günlerde Ramazan geldi:
– “Hafız abi! Teravihi sen kıldır” dedi.
– “Oturamıyorum, kalkamıyorum hele tahiyyata hiç oturamıyorum kalkamıyorum” dedim.
– “Sen gel gel icabına bakarız” dedi.
– “O halde, yatarak ya da oturarak kıldıracağım” dedim.
Mihraba geçtim, arkamda Fikri Hoca, Kemal Efendi de vardı. Mahmut Efendi zaten vardı. Aman Yâ Rabbî! Bir baktım ki, dizlerimde ağrı diye bir şey kalmamış. Ben orada teravihi bütün Ramazan boyunca kıldırdım. Hiçbir şey olmadı ve arefe günü dizlerimin ağrısı yeniden başladı. Mahmut Efendi Hazretlerinin böyle durumlarıyla çok karşılaşmışımdır. Ancak Bizim yolumuzda keramet matlup bir şey değildir.”
Vefatı
Ömrünün son yirmi üç gününde sağlığını iyice kaybetti ve 12 Mayıs 2016 tarihinde rahmeti Rahman’a kavuştu. Fatih Câmii Şerifinde Cuma namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığına muhterem babası Ali Haydar Efendinin yanına defnedildi. Allah Teâlâ kabrini Kur’ân’ın nuruyla pürnûr, mekânını Cennet, makamını âlî eylesin! Âmîn.