Bundan 15 asır evvel, hicretten iki yıl sonra, Ramazân-ı Şerîf’in 17’sinde vuku bulmuş olan Bedir Gazvesinin gelişimi kadar, öncesi ve sonrası da mühimdir hiç şüphesiz. Aynı aileden olan kimseler hatta kardeşler, karşı saflardadır bugün. Allâh’ın (Celle Celâluhû) dinî için aile de dâhil her şeyden vazgeçme ve yalnızca O’na tâlip olma, O’na yönelme günüdür. Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm)’ın istişare mekanizmasını en güçlü şekilde harekete geçirerek adeta bir harp taktisyeni gibi stratejik yönetim hamlelerinin ve askerî dehasının sahnelendiği, Mekke’nin Fethi ve daha sonraki büyük zaferlere uzanacak muvaffakiyet zincirinin ilk halkasıdır.
Müslümanlara her türlü işkence ve zulmün reva görüldüğü bir dönemin kapanışının simgesidir Bedir. Müslümanlar artık galiptir ve müşriklerin kimi öldürülmüş kimileriyse esir alınmıştır. Bedir, bir başka bakış açısıyla Âlemlere Rahmet Peygamberiyle (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) toplu helâk döneminin kapandığı vetirede açılıp kapanmış büyük bir azap parantezidir. Zira Batşe-i Kübrâ’dır, Allah Teala’nın şiddetli yakalayışı, Melekleri aracılığıyla harp meydanına açıktan müdahalesi ve inkârcılara karşı intikam günüdür. [1]
‘Er Dileme’ denilen, harbin başlangıcında başa baş vuruşmayla ilk kıvılcımın çakıldığı harp meydanı ilerleyen saatlerde, Meleklerin hücumu ve kılıç, kırbaç şakırtılarıyla inler. Müşrikler, Müslümanların üç katıdır fakat Allah Teala’nın yardımı ulaşmış, ilerleyen senelerde gerçekleşip zaferle sonuçlanacak, 1’e 10 hatta 1’e 20 karşılaşmaların ümitleri de böylece yeşermiştir.
Esir olarak ele geçirilen Müşriklere yapılan muamele de yine bu gazvenin tarihe ders olarak yansıyan unsurlarındandır. Bazı esirlerin, okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakılması, modern dünyanın bugün dahi yakalayamadığı bir idrak seviyesinin işaretidir.
İlk kez ganimet paylaşımının gerçekleştirilmesi, Şam ticaret yolunun kontrolünün Müslümanların eline geçmesi de yine gazvenin önemli sonuçlarındandır.
Ehl-i Bedir’in Fazîleti
Ashâb’ın hal tercemesine müstakil yer ayırmış tabâkât, ricâl ve vefâyât kitaplarında kayıtlı bulunan fazîlet sıralamasında Ashâb-ı Bedîr, ‘’Allah tarafından bağışlandığı müjdesiyle bahtiyarlığa kavuşmuş zümre’’[2] olarak en ön sırada yer almaktadır. Münhasıran Ehl-i Tasavvûf ve Ehl-i havas, Bedir Ashâb’ından olan 313 sahâbînin isimleriyle teberrük edip tevessülde bulunmaya ehemmiyet atfetmişler ve bundaki faideler tecrübeyle sabit olmuştur.[3]
Ashâb-ı Kir’âm, adalet ve fazîletleriyle ümmeti inşâ eden nesil olmak bakımından ümmet tarafından ta’zîmle her dem yâd edilse de, Bedir Gazvesinin yıl dönümü gibi birtakım günler, bazı merasimlerle cemiyetler halinde ayrıca ihyâ edilmektedir. Biz de bu vesileyle Ashâb-ı Bedir’i hayırla ve dualarımızla yâd ediyor, onların isimleri ve faziletiyle teberrük ve tevessülde bulunuyoruz.
Dipnotlar
[1] Mustafa Fayda, ‘’Batşe-i Kübrâ’’, DİA, C.V, s. 203-204
[2] Buhârî, “Megāzî”, 9, 46; Müslim, “Fezâilü’s-sahâbe”, 161.
[3] Bedir Ashâbı’nın isimlerinin tespitine yönelik tahkîkât, nihai isim listesi ve kendileriyle teberrük, tevessül ve istiğaseye dair dualar ve virdler için bkz. Cübbeli Ahmed Mahmud Ünlü, Bedir Ehliyle Tevessül ve İstiğaseler, Cübbeli Ahmed Hoca Yayıncılık, İstanbul, 2015.