بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Para; bir malın, bir şahısın mülkiyetinden başka bir şahsın mülkiyetine geçmesi için kullanılan bir mübadele aracıdır.
Paranın tüm insanlık için eşit değer taşıması ilahi hikmetin gereği olarak oldukça anlamlıdır. Maalesef zamanla Kapitalist sistemler paranın değeriyle oynamaya başlamış ve bu, gücü elinde bulunduran devletler için bir sömürü vasıtası olmuştur. Şimdilerde adına kripto para dedikleri bir tür sanal mübadele aracı piyasaya sürülmüştür. Bu olayın arka planı ise şu anda net olarak gözükmemektedir.
Son zamanlarda ülkemizde de yaygınlık kazanması sebebiyle, kimileri için hızlı çıkış ve inişlerine odaklı bir kumar aracı olarak kullanılan bu yeni mübadele aracının İslâmî olarak “para” hükmünde olup olmadığını inceleyeceğiz.
Şerî Olarak Para Kabul Edilen Şeylerde Bulunan Vasıflar
Bugüne dek para sayılan şeylerde bazı ortak özellikler görülmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Nadirlik/Az Bulunup Çok Talep Edilmeleri
Mübadele aracı olarak kullanılan şeylere bakıldığında toplumun hemen her bir ferdi tarafından talep edilen ve ancak sınırlı miktarda bulunan şeyler olmuşlardır. Şayet çok bulunan bir şey para kabul edilecek olsaydı, çoğu kere insan, elinde bulunan şeyi ona karşılık vermek istemezdi.
Mislîlik
Paranın misli olması şarttır. Misli; cüzleri arasında farklılık bulunmayan maldır, diğer bir ifadeyle birinin yerine diğeri verildiğinde alıcı tarafından itiraz edilmeyip kabul gören şeydir.
Nakledilebilirlik
Paranın mübadele aracı olarak kullanılması için taşınabilir mallardan olması mutlaka gereklidir. Paranın naklinin kolay olması, insanlığın ihtiyacını daha rahat karşılaması için aranan bir niteliktir.
Stok Edilebilirlik
Mübadele aracı kenarda bekletilebilen şeylerden olması şarttır. Beklemekle bozulan ve yok olan şeylerden olmamalıdır.
Dayanıklılık
İnsanların elinde dolaşmakla yıpranması, alım gücünde bir değişikliğe sebebiyet vermemelidir.
Değerinde İstikrarlılık
İslam’ın, mübadele aracı olarak esas tuttuğu altın ve gümüş paralardaki en önemli özellik, bizatihi kendilerinin kıymetli olmasıdır. Para olarak kullanılacak olan şey çok hızlı düşme ve yükselmeye maruz kalan bir şey olmamalıdır. Zira malların değerini tespit etmek için ancak bilinebilir veya öngörülebilir kıymete sahip araçlar kullanılabilir. Bu her ne kadar parada aranan fıkhî bir özellik olmasa da insanları ekonomik yönden muhafaza edici bir nitelik olduğu göz ardı edilmemelidir.
Kâğıt Paraya Geçiş
İnsanlık bir dönemden itibaren mübadelelerinde yukarıdaki özelliklerin tümünü barındıran altın ve gümüşe (dirhem ve dinara) geçmişlerdir. Mübadele aracı olarak altın ve gümüşün bırakılıp yerine altın veya gümüşe dayalı temsilî kâğıt banknotlara geçişe şunlar gerekçe olarak gösterilmiştir.
- Altın oldukça yumuşak bir maden olduğu için, darp edilmiş olsa dahi şeklini uzun bir süre koruyamamaktadır.
- Altın veya gümüş, bizatihi değere sahiptir. Bu durum, yapabilen her kesin paranın etrafından kırkmak, karışımı yüksek tutup altın veya gümüş oranını az tutarak daha fazla para elde etmek gibi sahtekarlıklar yapmasına sebep olmaktadır.
- Milâdî 19. Asrın sonlarına doğru dünya nüfusunun artmıştır. Bunun aksine madenlerden çıkarılan metal para stoku nüfusa oranla yetersiz kalmakta ve talebi karşılayamamaktadır.
İşte bu sebepler, toplumları, önce altına ya da gümüşe dayalı olan temsilî kâğıt parayı kullanmaya mecbur bırakmıştır. Daha sonra da küresel çapta yaşanan birtakım buhranlar, altın karşılığı olmayan itibarî banknot paranın kabul edilmesine sebep olmuştur.
İnsanların genelinin kabulü, kâğıt paraya da para olma vasfını kazandırmıştır. Üstelik zekât gibi dinî mükellefiyetler üzerine terettüp edeceği, altın ve gümüşte cereyan edebilen faiz gibi hükümlerin kâğıt parada da söz konusu olabileceği İslam Uleması tarafından tasrih edilmiştir.
Bitcoin Emsali Kripto Paraların Yapısına Kısa Bir Bakış
Kripto para: Dijital şifreleme ile çalışan ödeme sistemidir. 2000’li yılların başında internet âlemini kötü amaçla kullanan bazı kirli gruplar, sadece kendi aralarında itibar görecek ilk kripto ödeme sistemini kullanmışlardır.
Kriptografik ödeme sisteminin dünya çapında tanınmasını sağlayacak ilk hareket, dünya çapında malî bir krizin yaşandığı 2008 yılında Satoshi Nakamoto imzasıyla yayımlanmış bir makaledir. Birkaç yıl sonra yazıyı yazan kişi veya kişiler, atılan elektronik postaların kesilmesiyle beraber ortadan kaybolduğu için kim ya da kimler olduğu bugüne kadar tespit edilememiştir.
Konumuz zaten şahsın kendisi değil yazdığı makaledir. Bu makaleye bakıldığında genel olarak bugün kendisine “Bitcoin” denen kripto paranın yapısının ve ona temel teşkil eden mekanizma olan “Blockchain”in anlatıldığı görülmektedir.
İlk gerçekleşen arz 3 Ocak 2009 tarihinde yapılan 50 bitcoindir. Satoshi Nakamoto’nun dijital cüzdanında, hiçbir bedele tekabül etmeksizin sıfırdan oluşmuştur. Üretilen bütün Bitcoin’ler dünya çapında yaygın büyük bir hesap defterine kaydedilmektedir. Bu hesap defteri bir kimsenin, kurumun, firmanın veya devletin kontrolünde değildir. Hesap defterini tutan kontrolcüler birbirlerini tanıyan veya tanımayan, uzak-yakın, dünyanın herhangi bir yerinde bulunan, nitelikli ya da sıradan Bitcoin sahipleridir.
Bu dijital kayıt defterinin yapısına “blockchain” (blok zinciri) denir. Bitcoin alışverişlerinin bilgisi, bir daha değişikliğe veya müdahaleye uğramaması için 256 adet 0 ve 1’lerden oluşan bir şifreyle mühürlenir. Bu dijital olarak mühürlenen alışverişler yekpare bir blok olur ve kendinden önceki, kendisi gibi onay almış mühürlü alışverişler zincirine dijital bir halka olarak eklenir. Burada zincir halkalarının birbirine geçmiş yapısını sağlayan güvenlik noktası şudur; her bir blok, içerisinde bir önceki bloğun 256 hanelik şifresini içermek zorundadır. Yani yeni eklenen blok mühürlenirken önceki bloğun şifresi de hesaba katılarak şifrelenir. Bu ise 2009’dan bu yana oluşturulmuş halkalara hacker müdahalesini imkânsız hale getiren güvenliği ortaya çıkarır. Bunun bilgisi birkaç saniyede dünyadaki hesap defterini tutan diğer bütün cihazlarda da belirir ve oralarda da kayıt altına alınır.
Bir cüzdandan diğer bir cüzdana bitcoin intikalinin gerçekleşebilmesi için onay alınması gerekmektedir. Nitekim yapılan alışveriş ancak bunun akabinde küresel hesap defterinde yerini alabilecektir. Alışverişe onayı verenler ise “Miner” yani madenci diye isimlendirilir. Yaptıkları onaylama işlemine de “Mine” veya “Mining” denilir. Herhangi bir Bitcoin kullanıcısı gerekli donanıma sahip olduğunda dilerse Bitcoin sahiplerinin harcamalarına onayı veren kimse yani Miner olabilmektedir. Bu onaylamayı insanlar kendi elleriyle yapmamaktadır.
Yukarıda anlattığımız mühürleme işlemi yapıldığında ve bu işlem tüm dünyadaki diğer onaylama noktaları tarafından kabul gördüğünde buna bedel olarak Miner’ın cüzdanında bir miktar yeni Bitcoin belirir. Bunu ona veren hiçbir kimse değildir. Yaptığı işin bedeli olarak tamamen Bitcoin protokolünün yazılımsal, otomatik bir hareketiyle hesabında oluşur. İşte piyasaya yayılmış bütün Bitcoinler sadece bu noktadan arz olunmuştur ve olunmaktadır.
Miner’lar arz edilen bitcoinlere sahip oldukları gibi bir de onayladıkları alışverişlerin sahiplerinden de komisyon almaktadırlar. Komisyonun asgari limiti belli olsa da ne kadar olacağı karşılıklı anlaşmaya bağlı olarak değişebilmektedir.
Bitcoinin temel kurallarından bir tanesi de piyasadaki toplam Bitcoin adedi 21 milyona ulaştığında arzın bitecek olmasıdır. Bu tarihten itibaren de piyasada sadece bu 21 milyon Bitcoin dönecektir.
1 Bitcoin de 100 milyon parçaya bölünebilir. 100 milyonda 1 olan en küçük coinin ismi 1 satoshi’dir.
Bitcoin alışverişlerinde isim yerine sayı ve harflerden oluşan bir şifre kullanılmaktadır. Yaptığı alışverişler ve hesabında bulunan koinlerin miktarı ortada olduğu halde şahıs istemedikçe kimliğinin bilinmesine imkân olmadığı söylenmektedir.
Bitcoin Emsali Kripto Paraların Olumsuz Tarafları
- Kripto para, devletler tarafından tayin ve takip edilemeyen tamamen itibari/var sayıma dayalı bir değere sahiptir. Bu sebeple değerini düşürmek veya yükseltmek için üzerinde oynanacak spekülatif oyunlara diğer para birimlerinden daha fazla elverişlidir. Zira bu gibi şeyleri engellemek için koruyucu tedbirler mecburidir. Bu güvenliği ise kripto para üreticileri gibi sorumlu tutulamayacak sıradan insanlar değil, otoritesi mevcut bir yönetim sağlayabilir. Kripto parayla ilgili henüz uluslararası çapta böyle bir sistem geliştirilmiş değildir.
- Sanal para ancak Windows, Mac, Linux, Android gibi işletim sistemleri aracılığıyla kullanılabilir. Bu sistemlerin sahipleri ise belli kişi veya firmalardır. Buna göre; kontrolü belli kişilerin elinde olan bu işletim sistemleri, sanal paranın varlığını sağlamaktadır. Oysa paranın varlığını, özel şahıslar değil devlet otoritesi sağlamalıdır.
- Bir şeyin para olabilmesi için insanların geneli tarafından para olarak kabul edilmesi gerekir. Halbuki kripto paralarda böyle bir şey söz konusu değildir. Yaygınlıktan maksat ise şu andaki kâğıt paralar gibi, bir bölgenin her yerinde ve devlet ve halk olarak herkes tarafından her yerde kabul edilmesidir.
- Kripto-paraların yapısında bulunan anonimlik ve merkeziyetsizlik insanlara zarar verici kirli işlerde çok daha rahat kullanılmasını dolayısıyla da bu kirli işlerin daha rahat yapılabilmesini sağlamaktadır. Zaten bu tür paralar ilkin, kötü işlerde kara para olarak kullanılmak amacıyla üretilmiştir ve bu yönde kullanılmaya devam edilmektedir. Öyleyse bir Müslümanın, bu vasıflarda bir paranın değerini artırıcı yönde hareket etmemesi ihtiyatın gereğidir.
Ezcümle
Teknolojik imkânların işleri son derece hızlandırdığı ve kolaylaştırdığı herkesin malumudur. Kripto paraların getirdiği kolaylıklar sebebiyle insanların bu tür bir parayı kullanmaya yöneleceği çoğu kimse tarafından kaçınılmaz gözükmektedir. Binaenaleyh devletler tarafından piyasaya sunulduğu ve ülke otoriteleri tarafından güvenliği sağlandığı, buna bağlı olarak da “halkın geneli tarafından” para olarak kabul gördüğü takdirde devletlerin çıkardıkları kripto paraları kullanmak insanlar için bir mecburiyet olabilir. Bir gün bu anlattığımız şartları havi ve mahzurlardan beri bir duruma gelirse hükmü yeniden değerlendirilebilir. Fakat şu an itibarıyla para olarak tedavülüne veya daha kötüsü; hızlı çıkış inişleri üzerinden bir kumar aleti gibi kullanımına fetva vermek mümkün değildir.
İsmailağa Fıkıh Kurulu
Yararlanılan Eserler
Ali Keleş, “İslam’a Göre Para Kavramı”, 111-114. (Mübadele araçlarının ortak özellikleri meselesi)
İbni Kayyim “İ’lamu’l-Muvakkiî’n”, 2/116; “Mecelletü’l-mecmei’l-fıkhi’l-islamî”, 1/117. (Paranın değerinde istikrar meselesi)
İbn Abidin, “Reddu’l-Muhtâr”, 5/222 (Şamile nushası). (Aynî mübadele tarifi)
“El-Mevsûatü’l-fıkhiyyetü’l-kuveytiyye”, 9/26. (Semenin tarifi)
Feridun Ergin, “İktisat”, 555. (19. Asırda kâğıt paraya geçiş meselesi)
Serahsî, “el-Mebsût”, 14/26-27. (Altın ve gümüşün dışındakilerin örfen para oluşu)
“Mecelletü’l-mecmei’l-fıkhi’l-islamî”, 1/125. (Ulemanın Kâğıt para hakkındaki semeniyyet fetvası)
Çarkacıoğlu, “Kripto-para Bitcoin” (S.P.K. Araştırma Dairesi Raporu), 11. (Bitcoin hakkında ayrıntılı bilgi)