Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan Ramazân-ı şerîf ayında birçok kulun cehennemden âzâd edildiği bildirilmiştir. Konuyla ilgili rivâyetlerde âzâdlık vesilesi açısından farklı birtakım durumlar zikredilmiştir.
İftar Vakti Âzâdlık Vakitlerindendir
Bazı hadîs-i şerîflerde Ramazân-ı şerîf ayının her gecesinde cehennemi hak etmiş olan bazı kulların âzâd edileceği beyan olunmuştur. Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın ateşten âzâdlıları vardır ki bu, her gece vardır.”[1]
“Her gece” ifadesinin genel olarak ifade buyrulduğu bu hadîs-i şerîfi Câbir (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen şu hadîs-i şerif açıklamıştır: “Şüphesiz, her iftar anında Allah(-u Te‘âlâ)ya ait birtakım âzâdlılar vardır ki bu, her gece vardır.”[2] Buna göre, önceki hadîs-i şerîfte ve benzer lâfızla gelen hadîs-i şerîflerde geçen “gece” ifadesinin oruç ama vaktini ifade ettiği ortaya çıkmaktadır. Belirtilen vaktin iftar vakti olduğunu beyân eden daha başka hadîs-i şerîfler de vârid olmuştur.
Âzâdlığa Vesile Olan Ameller
Bazı hadîs-i şerîflerde Ramazân-ı şerîf ayının her gecesinde âzâd olunacak kulların sayısı konusunda da birtakım bilgiler zikredilmiştir. İmam en-Nablûsî (Rahimehullâh) ve daha başka âlimlerin de açıkladığı üzere, hadîs-i şerîflerde yer alan; altmış bin, altı yüz bin ve bir milyon gibi sayıların kesretten kinaye olduğunu ve burada herhangi bir tahdidin söz konusu olmadığını düşünmek daha doğrudur.
Cehenneme girmeyi hak etmiş olan bazı kimselerin hadîs-i şerîflerde geçen âzâdlıkları; Ramazân-ı Şerîf ayına hürmetleri, tutmuş oldukları oruçları, devam ettikleri terâvih namazları, vermiş oldukları sadakaları, Allah Te‘âlâ’nın yolunda sarf etmiş oldukları sadaka-i cariyeleri ve fıtır sadakalarına bağlı olarak gerçekleşmektedir.
Ramazân-ı Şerîf Ayının Son Gecesi Umumî Âzâdlıktır
Ramazân-ı şerîf ayının son gecesi, ebedî kurtuluşa kavuşma yönünden müstesna gecelerden biridir. Bu geceyi ihyâ edenlere büyük bir müjde vardır. Nitekim Hazreti Hasan (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Azîz ve Celîl olan Allâh-u Te‘âlâ’nın, Ramazân-ı şerîfin her gecesinde ateşten, altı yüz bin âzâdlısı vardır. Son gece olduğunda ise geçmişler sayısında âzâdda bulunur.”[3]
Allah Te‘âlâ merhametlilerin en merhametlisidir. Günahkâr kulların affı ve mağfireti için belli zaman dilimlerini müjdelemiştir. Affa uğramama konusunda âdeta ısrarcı olan ise, kendi âkıbetini kendisi tercih etmiştir. Cebrâil (Aleyhisselâm)ın da Ramazân-ı şerîfte affolunmayan kimselere yönelik bedduâsı da, söz konusu zümrelerin bu ısrarına bağlı olsa gerektir.
Umumî âzâdlık günleri olarak ifade ettiğimiz günlerde aftan mahrum edilecek bazı zümreler de söz konusudur. Konuyla ilgili olarak Hazreti Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Ramazân ayının her gecesinde Allâh-u Te‘âlâ’nın birtakım âzâdlıları vardır; ancak içkiyle iftar eden müstesna.”[4]
Bütün bunlardan anlaşılan şudur ki, insanlar günahkâr da olsalar, kul olduklarının farkında olmalı ve Allah Te‘âlâ’dan asla ümit kesmemelidirler. Ayrıca, Ramazân-ı şerîfin ardından gönül dünyamızı teşrif edecek olan Ramazân bayramı da umumî af günlerindendir. Ne kadar günahkâr olursak olalım, Mevlâ Te‘âlâ’nın rahmetine yönelelim ve bağışlanma dileyelim.
Dipnotlar
[1] Tirmizî, No:682, 3/66.
[2] İbnü Mâce, No:1643.
[3] Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, No:3332, 5/220-221; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:23719, 8/479.
[4] Taberânî, el-Mu‘cemu’s-Sağîr, No:454; Heysemî, Mecma‘u’z-Zevâid, No:4891.