Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)ın halifeliği zamanında İran bölgesinde birçok savaş ve fetih yapılmıştı. Bu savaşlardan biri olan Kadisiye muharebesini kaybeden Sâsânî ordusu, büyük kayıplar vererek geri çekilmiş ve başkentleri olan Medâin şehri Müslümanların eline geçmişti. Ayrıca Sâsânî hükümdarı olan Yezdicerd, başkenti terk ederek Hulvân’a sığınmış ve hazinelerini geride bırakarak canını zor kurtarmıştı.
Hulvân’a sığınan Sâsânî hükümdarı, dağılan ordusunu toplamaya ve Dicle nehrinin doğu tarafındaki Celûlâ şehrinde bir savunma hattı kurmaya başladı. Bölgeye sürekli asker ve silah yollayarak, İslâm ordusunu durduracak bir kuvvet meydana getirdi. Şehrin etrafına siperler kazıldı ve savunma hattı tahkim edilerek yapılacak bir savaş için hazırlıklar tamamlandı. Burada teşkil edilen ordunun başına ise, Kâdisiye savaşında öldürülen Sâsânî komutanı Ferruhzâz’ın kardeşi olan Hurrezâd getirildi. [1]
Siper Savaşları
İran bölgesinde ki İslâm ordularının komutanı olan Sad bin Ebu Vakkâs (Radiyallâhu Anh), İran ordusunun yaptığı askeri yığınak ve hazırlıkları görünce, Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)a mektup yazarak, vaziyeti bildirdi ve onun emrini bekledi. Halife tarafından gönderilen mektupta, Celûlâ üzerine bir ordu gönderilmesi ve fethin gerçekleştirilmesi emri yer alıyordu. Bunun üzerine Celûla üzerine kuşatma için gönderilecek ordunun hazırlıklarına başlandı. [2]
12 bin kişilik bir ordu kuruldu ve başına Haşim bin Utbe (Radiyallâhu Anh) komutan olarak atandı. İslâm ordusunun sağ kanadına Hucr bin Adî El-Kindî (Radiyallâhu Anh), süvari kuvvetlerinin başına Amr bin Madîkerib (Radiyallâhu Anh), piyade kuvvetlerinin başına da Tuleyha bin Huveylid tayin edildi. Kuşatma esnasında, İranlı askerler siperlerinden aniden çıkıp baskın şeklinde saldırılar yaptıktan sonra geri siperlerine dönüyorlardı. Kuşatma başlayalı haftalar olmuştu ama sonuç alınamıyordu.
Zafer ve Fetih
637 yılında, 80 günlük kuşatmanın sonunda, büyük bir hücum neticesinde kuşatma yarıldı ve şehir ele geçirildi. Yenilgi haberini alan Sâsânî hükümdarı Yezdicerd, Hulvân’ı terk ederek, Rey’e doğru kaçtı. Sad bin Ebu Vakkâs (Radiyallâhu Anh) kaçan düşman ordusu takip etmesi için Cerîr bin Abdullah El-Becelî (Radiyallâhu Anh) komutasında bir orduyu bölgeye sevketti. Hulvân şehri sulh yoluyla fethedildi. [3]
Ardından Ahvaz, Hulvân, Cündişâpûr, Tüster gibi önemli Sâsânî şehirleri zaman içerisinde peşpeşe fethedilmiş ve önemli miktarda ganimet elde edilmiştir. Celûla vakasında elde edilen zaferden sonra kaçan Farslıları takip etmek için izin isteyen El-Ka‘ka bin Amr (Radiyallâhu Anh)a Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh) izin vermemiş ve şunları söylemiştir: “Ben Sevad ile dağlık bölge arasında büyük bir seddin olmasını arzu ederdim. Böylelikle ne onlar bize gelsin, ne de biz onların bölgesine gidebilelim. Bizlere ziraat için Sevad bölgesi yeter. Ben Müslümanların esenliğini ganimetlere üstün tuttum. ”
Dipnotlar
[1] Dîneverî, El-Ahbâruʼt-tıvâl, s. 121
[2] Taberî, Târîh, IV, s. 26
[3] Belâzürî, Fütûh, s. 432