Cenâb-ı Hakk’ın âyetlerinden, o âyetlerin tefsiri ve tercümânı olan Rasûlüllah (Sallalahu Aleyhi ve Sellem)in hadîs-i şeriflerinden ve bunlardan istinbât edilen İslâm dininin hükümlerinden olabildiğince tesirlenmeye çalışılmalıdır. Kişi âyet ve hadisler benden ne istiyor diye düşünüp hep bunun müzâkeresi ve muhâsebesi içinde olmalıdır.
Dinim Benden Ne İstiyor Diye Düşünmek Lazımdır
Dindar kimse dininden kopmayan, dinini satmayan ve onu hiçbir şekilde bırakmayan insan demektir. Dinimizin isteklerini son nefesimize kadar yerine getirmeye çalışmalıyız. Bir kul olarak Cenâb-ı Hakk, bir ümmet olarak Rasûlüllah (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) bizden ne istiyor kafamızı hep bunlarla meşgul etmeliyiz. Nerede, nasıl olmamız isteniyor? Nasıl ki bir işyerinde bir tezgahtar kapıda karşılayıp güler yüz ve itinayla ne arzu ettiğimizi soruyorsa, biz de “dinimiz, benim Rabbim benden ne istiyor” diye kendimizi hesaba çekmeliyiz.
Hoca Yetiştirmek Boynumuzun Borcudur
Dinimizin yapmamızı emrettiklerinden bir tanesi de iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Bu hususta Cenâb-ı Hakk meâlen şöyle buyurmuştur: “O hâlde içinizden, hayra davet eden ve iyiliği emredip kötülükten meneden bir topluluk bulunsun! Ve işte kurtuluşa erenler, ancak onlardır.” [1] Cenâb-ı Hakk içimizde akîde ve fıkıh ve amel hususunda bilgili insanlar olmasını ve onları yetiştirmemizi istemektedir. Kimseye boyun eğmeden Allah’ın emrini emredecek, ilim ve takvâ sahipleri yetiştirmemiz gerekmektedir. Lisân-ı hâl ve lisân-ı kâl ile insanlara örnek olan hocaları yetiştirmek boynumuzun borcudur. Allah adına iyiliği emredip kötülükten nehyedecek insanlar lazımdır. Zâhirî ve mânevî ağırlığa ve cesarete sahip olup, güçlü ve zengin kimselerin eline avucuna bakmayan ilim ehli insanlar yetiştirip yaşatmak gerekir. Yani İslâm toplumu ulemânın takibi ve murakabesiyle yaşamalıdır. Ancak böyle kimseler kurtuluşa erer. Böyle kimseler dünyada cennet gibi bir hayat yaşarlar ve öldüklerinde hakiki cennete kavuşmaları umulur.
Âlimler Yoksa O Boşluğu Câhiller Doldurur
Cenâb-ı Hakk bir başka âyet-i kerimesinde ise şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar” [2] Yani hocasız ve ilimsiz kalanlar kâfirlere uyarlar. Çünkü ehl-i küfür bu boşluğu doldurmak için sürekli fırsat kollamaktadır. Eğer âlimler yoksa o boşluk cahiller tarafından doldurulur. Peygamber Efendimiz Sallalahu Aleyhi ve Sellem ilmin kaldırılmasının insanları felakete sürükleyeceğini şu hadisinde haber vermektedir: “Allâh Teâlâ ilmi kullarının sadrından silmek ve çekip almak sûretiyle kaldırmaz. Ancak âlimlerin rûhunu kabzetmek sûretiyle alır. Nihâyet hiçbir âlim kalmayınca insanlar kendilerine câhil birtakım kimseleri reis edinirler. Bunlara sualler sorulur, onlar da ilimleri olmadığı halde fetvâ verirler. Böylece hem kendileri dalâlete düşer hem insanları saptırırlar.” [3] İnsanlar âlimlerin cenazelerinde ağlarlar ancak onların yerine geçecek yeni kimseleri yetiştirmezler. Bunun derdine düşmek gerekir. Cenazelere katılıp ibret almak ve yeni âlimler yetiştirmek bizlerin görevidir. Yoksa insanlar câhilleri reis edinir. Alimlerini yetiştirmeyen toplumların akıbeti dalâlettir. Mutlaka âlimlerin murakabesinde yaşamamız gerekir. Âlimlerin memuru olmayan toplum câhillere memur olmaya mecburdur.
İsmailağa Hâfızlık ve Arapça Medreseleri
İsmailağa Câmiası olarak, ecdâdımızdan tevârüs etmiş olduğumuz medrese müessesesini etkili bir şekilde yaşatmayı öncelikli gayemiz sayıyoruz. İslâmî ilimlerin öğrenilmesi ve hayata tatbik edilmesi konusunda mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri ’nin tedrîsât usûlünü ve “Her mahalleye bir erkek ve bir kız medresesi açılsın!” sözünü esas alıyoruz.
Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’in muhâfazasının yolu olan Hâfızlık ve İslâmî İlimleri öğrenmenin yolu olan Arapça medreselerimiz, yurt genelinde çok sayıda hoca ve talebe ile tedrîsâta devam etmektedir. Yürüttüğümüz ilmî faaliyetlerimize katkı sağlayarak ilmin tahsil edilmesi ve sonraki nesillere aktarılmasına yönelik hizmetlerimize ortak olabilirsiniz. Detaylı bilgi ve bağış için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Âl-i İmrân Sûresi, 104.
[2] Âl-i İmrân Sûresi, 100.
[3] Buhârî, İlim, 34.