Kur’ân-ı Kerîm’de, en büyük zulüm olduğu açıklanan şirkin dönülmediği takdirde asla bağışlanmayacağı, mü’minlerin günahlarının ise -Mevlâ Te‘âlâ dilediği takdirde- bağışlanabileceği beyân edilmiştir. Bununla beraber, her daim tevbe üzere olmak emredilmiş ve peygamberler de, onların efdali Hazreti Muhammed Mustafa (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de istiğfâra devam etmiş ve bunu tavsiye buyurmuşlardır.
Mevlâ Te‘âlâ’nın rahmetinin eseri olarak, mü’minlere bahşedilen nimetlerden biri de ibâdetlerin günahlara keffâret oluşudur. Bu konuyla ilgili genel anlatım ihtivâ eden hadîs-i şerîfler vârid olduğu gibi, bazı ibâdetlerin bu yönde fazîletine dair hususî rivâyetler de vârid olmuştur. Bu konuyla ilgili rivâyetler ve detaylı malûmat için tıklayınız.
Cuma Namazının Günahları Silmesi
Hac, umre, Ramazân-ı Şerîf ayının ihyâsı; musibet, belâ ve hastalıklara sabır, insanlara iyilik etmek gibi, günahlara keffâret olduğu bildirilen fazîletlerin yanında, Cuma namazıyla ilgili de böyle bir müjde vârid olmuştur. Nitekim Ebû Hüreyre (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet etmiş olduğu bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, iki Cuma arasında işlenen (küçük) günahlara, Cuma (namazı) keffâret olur.”[1]
Mihmandâr-ı Nebî Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: “Beş vakit namaz, Cuma namazları ve emaneti edâ etmek, aralarındaki (küçük) günahlara keffaret olur” buyurduğunu ve kendisinin, “Emaneti edâ etmek nedir ya Rasûlellâh?” suâli üzerine, “Cünüblük guslüdür. Çünkü her kılın altında bir cünüblük vardır” cevabı aldığını rivâyet etmiştir.[2]
Amel ve ibâdetlerin günahlara keffâret oluşu noktasında esas olan; büyük günah işlememek veya işlendiği takdirde derhâl tevbe etmek; başta niyet olmak üzere, ibâdetleri îfâ ederken şartlarına uygun bir şekilde îfâya gayret etmektir. Şârihlerimiz bu mânâya müteallik hadîs-i şerîfleri şerh ederken “kul hakları” ile ilgili hususiyete de özellikle dikkat çekmiş ve bunların da helâllik ve tevbe ile giderilmesi gerektiğini önemle belirtmişlerdir.
Bu açıklamaların ardından, Cuma gününün vazifelerini âdâbına riâyetle yerine getirmenin önemi gündeme gelmektedir.
Gönül dünyamızı her hafta teşrîf eden Cuma günü, mü’minlerin bayramı olma niteliğini hâiz, sayısız fazîlete sahip, ihyâya lâyık bir gündür. Bu üstünlüğüne bağlı olarak, insanlık için hayır ve bereket doludur. Onun fazîletinden, hayrından ve bereketinden hissedar olabilmek, ona ta‘zîm etmek ve bu ta‘zîmin gereğini yapmakla mümkündür. Cuma namazı hakkında bilgiler; Cuma gününün fazîleti ve sünnetleri hakkında detaylı malûmat için tıklayınız.
Dipnotlar
[1] İbn Mâce, İkametü’s-Salât:76, No. 1086.
[2] İbn Mâce, Tahâret:106, No. 598.