وَمَنْ يُهَاجِرْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ يَجِدْ فِي الْاَرْضِ مُرَاغَمًا كَث۪يرًا وَسَعَةًۜ وَمَنْ يَخْرُجْ مِنْ بَيْتِه۪ مُهَاجِرًا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِه۪﴿
﴾ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ اَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا۟
(وَمَنْ) Her kim, (يُهَاجِرْ) hicret ederse, nerede? (ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰه) Allah yolunda, (يَجِدْ) bulur, nerede? (فِي الْاَرْضِ) yer(yüzün)de, ne bulur? (مُرَاغَمًا) hicret edecek yer, öyle yer ki, (كَث۪يرًا) çok, daha? (وَسَعَةً) genişlik, (وَمَنْ) her kim, (يَخْرُ) çıkarsa, nereden? (مِنْ بَيْتِه) evinden, ne olduğu hâlde? (مُهَاجِرًا) hicret edici olduğu hâlde, kime? (اِلَى اللّٰهِ) Allah(-u Te‘âlây)a, daha? (وَرَسُولِه۪) resûlüne, (ثُمَّ يُدْرِكْ) sonra yetişirse, kime? (هُ) ona, ne? (الْمَوْتُ) ölüm, (فَقَدْ وَقَعَ) muhakkak düşer, ne? (اَجْرُهُ) onun mükâfatı, kime? (عَلَى اللّٰهِ) Allah(-u Tealây)a, (وَكَانَ) ve (daim) oldu, kim? (اللّٰهُ) Allah(-u Te‘âlâ), nedir oldu? (غَفُورًا) ziyade mağfiret edici, (رَح۪يمًا۟) ziyade acıyıcı.
“Allah yolunda hicret eden kimse gidecek çok yer ve bolluk bulur. Kim Allah ve Resulüne muhacir olarak çıkıp da sonra kendisine ölüm yetişirse muhakkak onun mükâfatı Allah’adır. Allah, çok bağışlayıcı, ziyade acıyıcıdır.”[1]
Bu âyet-i celîle, Cündeb ibni Damre (Radıyallâhu Anh) hakkında nâzil olmuştur. Cündeb (Radıyallâhu Anh), okuduğumuz âyetlerdeki hicretten geri kalanlara olan tehditleri duyunca oğullarına, “Beni bir sedyeye koyun ve Medine’ye götürün. Çünkü ben hicrete gücü yetmeyenlerden değilim, yolu bilmeyen birisi de değilim. Allah’a yemin olsun ki, artık bu gece Mekke’de gecelemeyeceğim” dedi.
Bunun üzerine oğulları onu bir sedyeye koyup Medine-i Münevvere’ye doğru yola çıktılar. Çok ihtiyar olan bu zat, Ten‘îm’de (umre mescidinin bulunduğu yerde) vefât etti.
Ölüm haberi Mekke’ye ulaşınca müşrikler, “O, umduğuna ulaşamadı” diye güldüler. Medine’deki Ashâb-ı Kirâm (Radıyallâhu Anhum) da, “Keşke Medine’ye ulaşıp da ölse idi. Ecri daha büyük olurdu” dediler. Mevlâ Te‘âlâ bu âyeti indirerek onun ecrinin bizzat Kendisine ait olduğunu, dolayısıyla tam bir hicret sevabını alacağını vaad etmiştir.
Müşrikler istediği kadar çatlasın. Bir adam hacca gitmek için hazırlansa evinden çıkıp ölse iki hac sevabı veriliyor. Her kim Allah Te‘âlâ’ya kavuşmak için tarikata girse, ömrü yetmese onu tamamlarlar. Çünkü niyeti o idi. Allah (Celle Celâluhû) niyete bakıyor.
Hafız olmak için, hoca olmak için başlayana Mevlâ Te‘âlâ, hafaza meleklerine buyuruyor: “Onu tamamlayın, okutup hoca yapın.” Melekler de Mevlâ’nın emrini yerine getirirler.
İktibâs: Mahmud Efendi Hazretleri, Sohbetler, Siraç Yayınevi, İstanbul, 2010, c. 4, s. 158.
Dipnotlar
[1] Nisâ Sûresi:100