Nakşibendî tarîkatı, kesintisiz silsile yoluyla Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ulaşan köklü bir tarîkattır. İslâm tarihinde, İslâmiyet’in yayılması konusunda Nakşibendî büyüklerinin hizmetlerinin önemli bir yeri vardır.
Nakşibendî büyükleri tarih boyunca, hizmet ve faaliyetlerini himayesinde sürdürdükleri devletlerin yöneticilerine destek sağladılar; onların hayırlı kararlar almaları ve muvaffak olmaları konusunda, müntesipleri ile duâcı oldular. Gece namazına kalktıklarında, seherlerde ve her fırsatta devlet büyüklerini hatırladılar.
Silsile-i Aliyyenin 32. halkası, Büyük Şeyh Efendi Mevlânâ Mustafa İsmet Ğarîbullâh (Kuddise Sirruhû) Hazretleri Nakşibendî tarikatının bu âdâbını Risâle-i Kudsiyye adlı manzum eserinde şöyle ifade buyurmuştur:
Usûl-i Hâlidîde budur âdâb,
Teveccüh-ü hatm olurken cümle ashâb,
Şehinşâha duâ etmektir ahbâb,
İdüb âdâb kamû Eslâf-u Aktâb,
Salâhla it duâ Hakk’a gidelim,
Cemâli bâ kemâle seyr idelim.
Beyt:10
Tercüme: “Nakşibendî tarîkatının Hâlidiye kolunda, teveccüh ve hatm-i hâcegân yaparken bütün arkadaşların –ihvânların- Şehinşâh’a (padişaha) duâ etmesi âdâbdandır. Tarîkatın geçmişindeki cümle meşâyıh ve kutublar bunu bir âdâb olarak yapmışlardır.”[1]
Yapılacak Duânın Mâhiyeti
Mürşidimiz Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri bu beyitleri izah ederken yapılacak duânın mâhiyetini şöyle beyân etmiştir:
“Yani o padişahların (hükümet adamlarının) iyiliğine duâ et. Nasıl? ‘Yâ Rabbî, onları düşmanlarına gâlip eyle. Şer-i şerîfi korumaya muvaffak kıl. Takvadan ayırma. Rızâ-i Şerîfin üzere iş gördür, şeriata hâdim eyle…’ gibi duâlarla onlara duâ et.”
“Müslüman hükümet adamları, İslâm memleketinin muhafızıdırlar ve tebaayı himaye ederler. Onlara duâ etmek, Nakşibendî tarîkatının âdâbındandır. İnsan kendisini muhafaza edene duâ etmelidir. Derdimiz din olmalıdır. İslâm’da kavimcilik, taraftarlık yoktur. Bu dine kimden menfaat geliyorsa biz ona duâcıyızdır…”
“Devlet başkanının ve hükümet yetkililerinin Dîn-i Mübîn-i İslâm’ı koruması çok önemli bir meseledir. Bu kolay bir iş değildir. İslâm’a zeval gelmez. Çünkü o, hem dinimizin, hem de dünyamızın muhafazasına uğraşıyor. Kur’ân’dan ve Resûlüllâh’ın sünnetinden ayrılmamamıza yardım ediyor.”[2]
Büyük Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri Risâle-i Kudsiyye’nin 10. beyti takip eden beyitlerinde de bu konu üzerinde durmuş ve önemine dikkat çekmiştir. Bizler de İsmailağa cemaati olarak; büyüklerimizin izini takip ediyor, onların âdâbını ve usûllerini muhafaza ile devlet büyüklerimize her dâim duâ etmeyi, onlara destek olmayı vazife sayıyoruz.
Dipnotlar
[1] Mahmud Efendi Hazretleri, Risâle-i Kudsiyye Şerhi ve İzahı, c.1, s.50-51
[2] Mahmud Efendi Hazretleri, Risâle-i Kudsiyye Şerhi ve İzahı, c.1, s.52-54