Asıl ismi Dihye bin Halîfe bin Ferve El-Kelbî’dir. Kelb kabilesine mensup idi. Ticaretle meşgul olup, kabilesinin önde gelenlerinden birisiydi. Dıhye-i Kelbî (Radiyallâhu Anh), Müslüman olmadan önce de Rasûlullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i severdi. Ticâret için Medine’den ayrılıp her dönüşünde Rasûlullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i ziyâret eder ve hediyeler getirirdi. Fakat Peygamberimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ise bunlara kıymet vermez ve “Yâ Dıhye eğer beni memnun etmek istiyorsan îmân et. Cehennem ateşinden kurtul!” buyurur, O’nun îmân etmesini isterdi. Dıhye (Radiyallâhu Anh) ise zamana ihtiyacı olduğunu söyleyerek bunu reddederdi. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sürekli onun hidâyete ermesi için duâ buyururdu.
İman Etmesi
Bedir Gazvesinden sonra, Cebrail (Aleyhisselâm) Resülullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)e geldi ve “Ya Muhammed! Allah sana selam ediyor ve haber veriyor ki, Dıhye şimdi senin huzuruna geliyor” dedi. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) Dıhye (Radiyallâhu Anh)ı bizzat kendisi karşıladı. Üzerindeki hırkayı çıkarıp oturması için yere serdi Ona “Dıhye şöyle otur. ‘” diyerek hırkanın üzerine oturması için eliyle işaret etti.
Kendisine gösterilen bu kereme, hilme ve al-i cenaplığa dayanamayan Dıhye (Radiyallâhu Anh) ağlamaya başladı. Ridây-ı şerîfi yerden kaldırıp yüzüne gözüne sürdü ve başının üstüne koydu. “Ya Resülallah İslâm’ın şartları nelerdir?” dedi. Peygamberi Efendimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) önce “La ilahe illallah Muhammed Resülullah” demendir buyurdu. O da bu kelimeyi söyleyerek İslâm’la şereflendi. [1]
Cebrail (Aleyhisselâm)a Benzerliği
Vahiy meleği Cebrâil (Aleyhisselâm)ın, Dihye (Radiyallâhu Anh)ın sûretine girerek Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e vahiy getirdiği olurdu. Hatta birçok sahabî onun Dihye (Radiyallâhu Anh) olduğunu zannederdi. Enes bin Mâlik (Radiyallâhu Anh), bu zatın ashâbın en güzeli olduğunu, iri cüsseli ve beyaz tenli olduğunu söylemiştir. [2]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Hudeybiye Antlaşması ertesinde heyetler kurarak, komşu kabile ve devlet başkanlarına İslâm’a davet mektupları göndermiştir. Bunlardan Bizans İmparatoru Herakleios’a yazılan mektup, Dihye bin Halîfe (Radiyallâhu Anh) tarafından hicretin 7. yılı Muharreminde götürülmüştür. Dihye (Radiyallâhu Anh)ın asıl görevi, mektubu Herakleios’a ulaştırmak üzere Bizans’ın Filistin valisine teslim etmekti. Ancak imparatorun Filistin’de bulunması sebebiyle onun huzuruna çıktı ve mektubu ona teslim etti. İmparator kendisini hürmetle karşıladı ve bu mektup günümüze kadar ulaşmıştır.
Rasûlullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)den 5 hadîs rivayet etmiştir. Yermük Savaşı ve Suriye seferlerine katıldıktan sonra, Şam’ın Mizze semtine yerleşmiş ve Hazreti Muâviye (Radiyallâhu Anh) zamanında, Şam’da 672 yılında vefat etmiştir.