Asıl ismi, Ebu Dücâne Simâk bin Hareşe bin Levzân El-Ensârî’dir. Hazrec kabilesine mensup olarak Medine’de dünyaya geldi. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in Medine’ye hicretinden önce iman ettiği rivayet edilir. Hicretten sonra, Utbe bin Gazvân (Radiyallâhu Anh) ile arasında kardeşlik (muâhat) ilan edildi. Künyesi olan Ebu Dücâne ile İslâm tarihinde meşhur oldu.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in katıldığı bütün savaşlara iştirak ederek, büyük kahramanlıklar gösterdi. Katıldığı savaşlarda, birçok müşrik önde gelenini ortadan kaldırdı. Uhud ve Huneyn savaşlarında, Müslümanların düştüğü sıkıntılı durumlarda sürekli Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in yanında oldu ve onu canı pahasına müdâfaâ etmiştir. Çok güçlü ve heybetli bir insandı ve savaşlarda yürüyüşü ile düşmanlarına korku salardı. [1]
Uhud Savaşı
Uhud savaşı esnasında, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), üzerinde “Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref ve itibar var. İnsan korkmakla kaderden kurtulmaz.” yazan bir kılıcı eline alarak, onu kendisinden kimin almak istediğini sordu. Birçok sahabî bu kılıcı almak için öne atıldı ama kılıç hiçbirine verilmedi. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ise en sonunda kılıcı Ebu Dücâne (Radiyallâhu Anh)a verdi. Bu olaydan sonra kendisi, “İki kılıçlı” manasına gelen “Züs-seyfeyn” lakabı ile anıldı.
Bu kılıç ile savaşmaya başladı ve Mekke müşriklerinden birçok kişiyi ortadan kaldırmaya muvaffak oldu. Savaşın en sıkıntılı zamanlarında bile, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in yanından bir kez olsun ayrılmadı. Onun üzerine atılan oklara karşı kendi sırtını hiç tereddüt etmeden siper etti. Bu sırada Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i öldürmeye ant içen, Abdullah bin Humeyd isimli müşrik askerini öldürdü. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) onun için “Allahım! Hareşe’nin oğlundan ben nasıl razı isem sen de razı ol!” diye dua buyurdu. [2]
İrtidat Hareketleri
Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh)ın hilafeti esnasında başlayan irtidat hareketlerinin bastırılmasında büyük hizmetleri oldu. Bu isyan hareketlerinin en büyüğü olan, sahte nübüvvet iddiası ile ortaya çıkarak İslâm’a karşı büyük bir tehlike ve tehdit unsuru haline gelen Müseylimetül Kezzab ve onu destekleyen kabilesi ile yapılan Yemâme savaşına katıldı. Bu savaşta kahramanca savaştıktan sonra şehadet şerbetini içerek, Rabbisine vasıl olmuştur. Allah (Celle Celâluhû) şefaatlerine mazhar ve layık eylesin.
Vefat etmeden önce hasta yatağında yatarken, yüzünün nurla parlaması onu ziyaret edenlerin dikkatini çekti. Huzuruna gelenlerden birisi “Bu yüzünüzün böyle nurlu olmasının sebebi nedir?” diye sordu. Ebu Dücâne (Radiyallâhu Anh) cevap olarak, “Güvenebileceğim beni kurtaracak iki amelim var. Birisi mâlâyanî (faydasız ve boş işler) ile meşgul olmazdım, ikincisi hiçbir müslümana kalbimde en küçük bir kötülük bulundurmazdım ve hiçbir müslümana kötülük düşünmezdim.” buyurmuştur.
Dipnotlar
[1] İbn Hişâm, Es-Sîre, c. 2, s, 6
[2] İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, c, 2, s, 451