Asıl ismi Ebû Ubeyde Âmir bin Abdillâh bin El-Cerrâh El-Fihrî El-Kureşî’dir. 583 yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir. Beni Haris kabilesine mensup olan ailesi ticaretle uğraşıyordu. Ebu Ubeyde bin Cerrâh (Radiyallâhu Anh), Mekke’de saygı ve sevgi duyulan bir kişiydi. Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh) ile yakın arkadaşlığı vardı ve onun vesilesi ile Müslüman oldu. Cennetle müjdelenen 10 sahabî’den birisidir.
Mekke müşriklerinin yoğun baskı ve zulümleri altında mücadele ettikten sonra, ikinci Habeşistan hicretine katılarak Mekke’den bir müddet ayrıldı. [1]Daha sonra ise geri dönerek, Medine’ye hicret etmiştir. Medine döneminde, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in ’ın katıldığı bütün savaşlarda yer aldı. Bedir savaşında karşılaştığı babasının özelikle onun üzerine hamle yapması üzerine babasını öldürmek zorunda kaldı.
Emînü’l-ümme
İkinci Zülkassa, Sîfülbahr ve Zâtüsselâsil seferlerine komutan olarak iştirak etti. Uhud savaşının en sıkıntılı zamanlarında, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)ın yanından ayrılmayan sahabîlerden birisidir. Bu savaş esnasında, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)ın yanağına batan miğfer parçalarını dişleri ile çıkarmış ve 2 ön dişini kaybetmişti. Mekke’nin fethi esnasında ise merkezde ki kuvvetlerin komutanı idi.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından cizye toplamak Yemen’e gönderilirken, “Her ümmetin bir emini vardır; bu ümmetin emini de Ebu Ubeyde bin Cerrâh (Radiyallâhu Anh)dır”[2] hadisi ile övülmüştür. Bu olaydan sonra “Emînü’l-ümme” lakabı ile anılmıştır. Necrân bölgesinde ki, Müzeyne, Hüzeyl ve Kinâne kabilelerinin vergisi toplama vazifesini ifâ etmiştir.
Şam Fetihleri
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra ki fetih hareketlerinde Şam bölgesinde görev aldı. Daha sonra bütün Şam ordularının başına geçerek, Humus, Hama, Lazkiye, Halep, Antakya ve Kudüs şehirlerinin fetihlerine katıldı. Anadolu içlerine kadar akınlar düzenlemiş ve birçok başarılı askeri seferler düzenlemiştir.
Suriye bölgesindeki şehirleri ziyaret eden Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), Ebu Ubeyde (Radiyallâhu Anh)ın kaldığı çadıra misafir oldu. Fethedilen zengin bölgelerin komutanının yaşadığı çadırın sadeliğini, yediği kuru ekmek parçalarını görünce duygulandı, “Dünya içimizden yalnızca seni değiştiremedi.” diyerek hayranlığını ifade etti ve Ebû Ubeyde (Radiyallâhu Anh)dan ayrılırken ona sarılıp, elini öptü ve gözyaşı döktü. [3]
Vasiyeti
“Namazınızı hakkıyla kılın, orucunuzu tutun, zekâtınızı verin, haccedin, umre yapın, birbirinize hakkı tavsiye edin. İdarecilerinize hayırlı nasihatlerde bulunun. Dalkavukluk yaparak onları aldatanlardan olmayın. Dünya hayatı sakın sizi kandırmasın. Onun eğlenceli havasına kapılmayın. Bir kimseye bin yıl ömür verilse bile gördüğünüz bu ölüm mutlaka onun başına da gelecektir. Bunu sakın unutmayın. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. ”[4]
Dipnotlar
[1] İbn Hişâm, Es-Sîre, I, s. 352
[2] Buhârî, “Fedâilu Ashâbi’n-Nebi” 21
[3] İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, VI, s. 202
[4] İbn Asâkîr, Tarîhu Medineti Dimeşk, s. 760