Sarık müminlerin tâcı ve galibiyetidir.
Başınıza sarık sarmıyorsunuz, daracık pantolonu giyiyor, boynunuzdan aşağı kravat sarkıtıyorsunuz. İngiliz ceketini giyip dışarı öyle çıkıyorsunuz. Bana “Hatalarımızı, kusurlarımızı söyleyin” diyorsunuz, doğru söyleyince de kızıyorsunuz. Kızsanız da doğru söyleyeceğim. Zira Rabbim bana öyle emretti, ben görevimi yapıyorum, doğruyu yanlışı size anlatıyorum.
Sarık, ehl-i küfür ile ehl-i İslâm arasında perdedir. Yani İslâm nişanıdır. Sarığı olmayana biz kafir demiyoruz. Fakat İngiliz, ceket pantolon giyiyor, Müslüman da giyiyor. İngiliz sarık takmıyor, Müslüman da takmıyor. Onların ikisinin arasını ayırt edebilir misiniz? Kafirin üzerinde İslâmiyet’ten en ufak bir nişan göremezsiniz. Şu halde Müslümanın üstünde kafirlikten en ufak bir alamet bulunmaması gerekir.
Sarık, cübbe, şalvar Allâh-u Teâlâ’nın heybetidir.
Erkeklerin takke, sarık takmayıp, başları açık gezmeleri mürüvvetlerini, heybetlerini gideriyor. İhtiyar adam başı açık geziyor, niçin? Avrupa’ya uyacak. Sen İslâm’ın şeklini bırak, beğenme, Müslümanlığı da kimseye bırakma. Olacak iş mi bu?
Sarık sarmak için söz vermeye korkuyorlar. “Sarık sararsak fitne olur, İslâm yıkılır” diyorlar. Halbuki bu sarığı terk edersen İslâm yıkılır, terk etmezsen yıkılmaz.
Adama: “Sarık tak” deyince sanki ona: “Vasıtasız göğe çık” demiş gibi geliyor. Bu Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in sünnetidir. Onu seviyorsan, sünneti için canını verirsin.
Adama “Sarık sar” diyorum. Adam “Yahu bu hoca yirminci asırda ne diyor? diye yüzüme bakıyor.
Koca Sultan Fatih yirmi bir yaşında cübbesiyle, sarığıyla, şalvarıyla İstanbul’u fethetti. O sarık sarıyor utanmıyor da sen utanıyorsun. Gelin biz de onlara benzeyelim.
Sarığı kabul etmeyen Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i, Cebrâil (Aleyhisselâm)ı, Allâh-u Teâlâ’yı kabul etmiyor.
Sarıksız durmak bana ölüm gibi geliyor.
İnsanın sarık sarması lazım. İlmi olanların sarıkları biraz daha büyük olacak, ilmi olmayanların biraz daha küçük olabilir.
Sarık, içindeki imanın nişanıdır. Güldükleri vakit senin içinde ferahlık olsun. “Elhamdülillah, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in yolundayım ki bana gülüyorlar” demeli.
Şeyhim Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû) bir seferinde sarığını çıkarıp alçak bir yere bıraktı sonra hemen dönüp onu yüksekçe bir yere kaldırdı. Peşinden bize hitaben: “Cenâb-ı Hakk’ın hürmetsizlikten sebep bizden bu nimetleri geri almasından korktum” buyurdu.
Sarık meselelerinde üç gün sabredemediniz. Bedir muharebesinde yardım için inen meleklerin sarıklı olduğunu unutmayalım. Sarık için son zamanlarda gazeteler, televizyon aleyhtarlık yaptı. Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sarıklı idi, sarık gökten indi. Ben sarık sarıyorsam kimse için sarmıyorum ki, ben Allâh’ımın emri olduğu için sarıyorum. Onlar kafalarına leğene benzeyen, koca şapka koyuyor, o suç olmuyor, Mahmud gökten inen sarığı başına koyduğu için suç oluyor ve güç oluyor, öyle mi?