“Ey iman etmiş olan kimseler! Allâh’ın (dininin) yardımcıları olun! Nitekim Meryem oğlu Îsâ (en yakın adamları olan) havârîlere: “Allâh’a (yönelici biri olarak benim) yardımcılarım kim (olacak)? (Zira Allâh’a yardım, peygamberine yardımla olur!)” demişti. Havârîler de: “Allâh(ın davasın)ın yardımcıları biziz!” demişti. Bunun üzerine İsrâîloğullarından bir tâife (Îsâ (Aleyhisselâm)a) inanmıştı, diğer bir fırka ise inkâr etmişti. Böylece Biz o iman etmiş olan kimseleri düşmanlarına karşı güçlendirmiştik de, neticede onlar gâlip kimselere dönüşüvermiştiler!”[1]
Bakınız, Mevlâ Te‘âlâ: “Ey îmân edenler! Allah’ın (dininin) yardımcıları olunuz” buyurdu. Mevlâ Te‘âlâ dinini yaymaya, yaşatmaya gücü yetmediğinden mi böyle buruyor? Hayır! Rabbimiz dilese bütün insanları melek gibi son derece itaatkâr eder; lâkin etmiyor.
İnsanları irşâd etme işini mü’minlere bırakıyor, emek etmelerini istiyor. İşte bizler, emek eder, Allah Te‘âlâ’nın dinini yaşama ve yaşatma gayretleri içerisinde olursak, Mevlâ Te‘âlâ da bize yardım edecektir.
Nitekim Sûre-i Hac’da şöyle buyruluyor: “…Andolsun ki; elbette Allâh Kendisin(in dostlarına ve dinin)e yardım edenlere mutlaka yardım edecektir…”[2]
Hazreti Îsâ (Aleyhisselâm) semâya kaldırılmadan önce kendisine çok bağlı, dinlerine sâdık, onun için hiçbir fedakârlıktan sakınmayan, Allah Te‘âlâ’dan çok korkan, Allah Te‘âlâ’yı seven havârîleri arasında, yeryüzündeki vazifelerini taksim etti. Onları ayrı ayrı beldelere yaydı. Havariler, gönderildikleri yerlerde dini tebliğ ettiler. Sonuçta Benî İsrâil’den kimisi îmân etti, kimisi ise küfretti.
İşte bizler de okumak, okutmak ile va’z-ü nasihatlerde bulunmakla, Allah Te‘âlâ’nın dinine yardım edelim.
Dipnotlar
İktibas: Mahmud Efendi Hazretleri, Sohbetler, Siraç Kitabevi, İstanbul, 2010, c.2, s.84-85
[1] Saff Sûresi:14
Birtakım müfessirlerce bu galibiyet, delil ve hüccet bakımından gerçekleşmiştir, diğer bir kısmına göreyse, Îsâ (Aleyhisselâm)ın semaya kaldırılmasının ardından müminlerle kâfirler savaşa tutuşmuş ve neticede inananlar kılıç gücüyle galibiyet sağlamışlardır. (Kur’ân-ı Mecîd ve Tefsirli Meâl-i Âlî’si, ilgili âyet-i kerîme tefsirli meâli)
[2] Hac Sûresi:40’tan