Dinimizde Kur’ân-ı Kerîm’in ezberlenmesi, öğrenilmesi ne kadar teşvik edilmiş ve övülmüşse, ezberlenen Kur’ân metninin unutulması da o derecede yerilmiş ve yasaklanmıştır. Bu hususta Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin hadîsleri, îzâha ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve sarihtir.
Hatta bazı müfessirler Kur’ân-ı Kerîm’in gerek lâfzını ve gerekse mânâsını unutanlara, ona ehemmiyet vermeyenlere şu âyetlerin muhatabı olduklarını ifade etmişlerdir:
“Ama her kim Benim zikrim (ve öğüdüm olan Kur’ân-ı Kerîm)den yüz çevirir (de, ona uymaz ve buyruğuyla amel etmez)se, gerçekten onun için (dünyâda ve kabirde) pek sıkıntılı bir yaşantı vardır. Kıyâmet günündeyse Biz onu kör bir halde (huzurumuza) haşredeceğiz.”
(O zaman) o: “Ey Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Hâlbuki ben (dünyâda) gerçekten çok iyi gören biriydim” demiştir.”
O (Allâh Te‘âlâ) buyurmuştur ki: “İşte sana! (Sen de) böylece (davranmıştın Benim Kitâbıma)! Bizim (pek açık seçik) âyetlerimiz gelmişti sana, sen ise onları terk etmiştin. İşte sana! Bugün sen de böylece (körlük ve azap içerisinde) terk edileceksin.”[1]
Kur’ân-ı Hakîmi öğrendikten ve ezberledikten sonra unutan kimseler hakkında Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurmuştur: “Kur’ân hâfızı, bağlı devenin sâhibine benzer. Deve sahibi devesini sürekli gözetirse elinde tutar. Eğer onunla ilgilenmezse kaçıp gider.”[2]
Bir başka hadîs-i şerifte ise şöyle buyurulmuştur: “Kur’ân’ı öğrenen hafızlardan birisinin şu ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Belki de unutturuldu demelidir. Kur’an’ı daima okuyup mutalaa ve müzakere edin, çünkü Kur’an’ın hafızların hafızalarından kaçması, develerin iplerinden kurtulup kaçmasından daha hızlıdır.”[3]
Sa‘d b. Ubâde (Radıyallâhu Anh) Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kur’ân’ı okuyan, sonra da O nu unutan bir kimse, kıyâmet günü Allah Teâlâ’ya cüzzam hastalığına yakalanmış olarak ulaşır.”[4]
Bu rivayetlerden anlaşıldığına göre Kur’ân-ı Kerîm hakkında iki türlü unutma akla gelmektedir; ezberlenen yerlerin hâfızadan çıkması ve Mushaftan okumayı öğrenenlerin yüzünden okuyamayacak derecede Kur’ân yazısını unutmaları. Cenâb-ı Hakk her iki durumdan da bizleri muhafaza eylesin.
Kur’ân’ın unutulması büyük bir günahtır. Hatta Bedrüddîn el-Aynî (Rahimehullah) bunun selef âlimlerimiz tarafından günâh-ı kebâir (büyük günahlar)dan sayıldığını ifade etmiştir.
Şu halde Kur’ân okumayı öğrenenlerin, Kur’ân’dan bazı sûreleri ezberleyenlerin veya hâfız olanların zaman zaman okumaları ve ezberledikleri yerleri tekrar etmeleri kendileri için dini bir zarûret mânâsı taşımaktadır.
Kur’ân-ı Hakîm öğrenimi ve öğretimi Müslüman cemiyet içi hayatî bir önemi hâizdir. Her gün mutlaka Kur’ân-ı Hakîm’in kapağını açıp bir cüz hiç olmazsa bir miktar okumalı, yapılan ezberler tekrar edilmeli ve hem zihnimizde hem de hayatımızda taze kalması için tatbik etmemiz lazımdır. Cenâb-ı Hakk cümlemizi kendisini ve zikrini hatırlayan ve hatırlatan kullarından eylesin. Âmîn Yâ Muîn…
Dipnotlar
[1] Tâhâ Sûresi, 124-126.
[2] Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 23; Müslim, Müsâfirîn, 26.
[3] Müslim, Müsâfirîn, 33.
[4] Ebû Dâvûd, Vitr, 21.