11 Ocak milâdî tarihi vesilesiyle, Mekke-i Mükerreme’nin fethinin 1388. sene-i devriyesini idrâk ediyoruz. İslâm ordusunun, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in manevî ve fiili komutasında Mekke-i Mükerreme’ye girişi birçok açıdan önem taşıyor. Mekke-i Mükerreme ile ilgili makale içeriğimize ulaşmak için tıklayınız… İslâm ordusunun Mekke-i Mükerreme’nin fethine yönelik hazırlıklarına dair makalemize buradan ulaşabilirsiniz…
İslâm ordusunun Mekke-i Mükerreme’ye hareket ettiğini fark eden müşrikler paniğe kapılınca arabuluculuk için, kızı daha önceleri îmân etmiş olan Ebû Süfyân (Radıyallâhu Anh)ın başkanlığındabir heyeti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e gönderdiler. Sağlanan temaslar neticesinde Ebû Süfyân (Radıyallâhu Anh) ve yanında bulunan, Mekke eşrafından zâtlardan oluşan heyet İslâmiyet’e girmeyi kabul etti. Bu şahıslar kendilerine eman verilmesinin ardından Mekke-i Mükerreme’ye döndüler; durumlarını Mekkelilere bildirdiler.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sefer hazırlıkları, başından beri can kaybını en aza indirmeye yönelikti. Mecbur kalınmadıkça savaşılmaması yönündeki bu hassasiyet Mekke-i Mükerreme’ye girilinceye kadar gözetildiği gibi, İslâm ordusunun kanatlarının şehre girişinden sonra da gözetildi. Böylelikle bu mukaddes beldenin fethi, fazla can kaybı yaşanmadan gerçekleşmiş oldu.
İslâm Ordusunun Mukaddes Şehre Girişi
Harp taktiği gereği birkaç kanada bölünmüş olan ordunun şehre kuşatmalı bir şekilde girmesi ve kanatların Safâ tepesinde Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in huzurunda toplanmaları planlanmıştı.
Sağ taraftan Hâlid ibni Velid (Radıyallâhu Anh)ın komuta ettiği kanat Lît bölgesinden giriş yaptı. Direnen bazı kuvvetler olduysa da bunlar kolayca bertaraf edildiler. Eşzamanlı olarak batı taraftan Sa‘d ibni Ubâde (Radıyallâhu Anh)ın komuta ettiği Ensâr birliği; kuzeyden Zübeyir ibni Avvâm (Radıyallâhu Anh)ın komuta ettiği birlik giriş yaparken, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kuzeybatı yönünden Ezâhir yolunu takip ederek giriş yaptı ve Hacûn’da konakladı.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Mekke-i Mükerreme’ye Girişi
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) başında miğferi bulunduğu, yanında beyaz sancağı taşındığı hâlde, yüksek sesle Fetih Sûresi okuyarak, şükür ve tevâzu ile şehre giriş yaptı ve şöyle hitâb etti:
“Her kim Ebu Süfyan’ın evine girer, sığınırsa, ona eman verilmiştir! Her kim silahını elinden bırakırsa, ona eman verilmiştir! Her kim evine girip kapısını üzerine kapatırsa, ona da eman verilmiştir!”
“Ey Müslümanlar topluluğu! Artık silah kullanmaktan vazgeçiniz! Ancak, Huzâalara, Benî Bekrlerin yaptıkları şeyden dolayı, ikindi namazına kadar çarpışmaya müsaade edilmiş, izin verilmiştir!”
“Yaralı öldürülmeyecektir! Arkasına dönüp kaçan takip edilmeyecektir! Esir alınan da öldürülmeyecektir!”
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hitâbını, savaşanlar dışındaki bütün Mekke halkına, onların canlarına, mallarına, çoluk çocuklarına dokunulmamak üzere eman verildiğini belirterek tamamladı. (Mustafa Asım Köksal, İslâm Tarihi, Köksal Yayıncılık, c.6, s.396-397)
Kâbe-i Muazzama’nın anahtarı teslim alındıktan sonra putlardan temizliği gerçekleştirildi. Bilâl-i Habeşî (Radıyallâhu Anh) Kâbe-i Muazzama’nın üzerine çıkarak ezan okudu. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ümmi Hânî (Radıyallâhu Anh)ın evinde fetih namazını kıldı. Muâz ibni Cebel (Radıyallâhu Anh)a, Mekke-i Mükerremelilere Kur’ânî ve dinî esasları öğretme vazifesi tevdî edildi.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) muhtelif fetih hutbeler îrâd ederek ashâbına hitap etti. Daha sonra insanlar fevç fevç İslâmiyet’i kabul ettiler; Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bey’atlarını aldı.
Daha önce Kâbe-i Muazzama’nın içinde ve çevresinde bulunan putlar kırılmıştı. Şehrin hâkimiyeti sağlandıktan sonra Mekke-i Mükerreme çevresindeki putlar, muhtelif sahâbîler vazifelendirilerek imha edildi ve mukaddes şehir putlardan tamamen temizlenmiş oldu. Şehrin hâkimiyetinin hadler dahî tatbik edilecek şekilde tamamen sağlanmasıyla birlikte İslâm Devleti için artık yeni fetihlerin kapısı, kurulacak olan o güçlü medeniyetin yolu da açılmış oldu.