Gâzî Osman Paşa merhûm ve kumanda ettiği ordusunda bulunan her rütbeden neferin sergilemiş olduğu üstün mücadeleyi hatırlıyor, tarihe mâl olmuş şehîdlerimize ve gâzîlerimize Mevlâ Te‘âlâ’dan rahmet diliyoruz.
Şanlı tarihimizde büyük zaferlerin yanı sıra, mühim müdafaalar da önemli bir yer tutmaktadır. Zor zamanlarda başarılan büyük işler, üzerinden onlarca yıl hatta asırlar geçmesine rağmen ilk günkü coşku ve heyecanla hatırlanmakta, bu hâdiselerin kahramanları da aramızda adeta hâlâ yaşamaktadırlar.
Bu mühim kahramanlardan biri de Plevne müdafaasında, bütün olumsuz koşullara rağmen üstün bir başarı sergilemiş olan Gâzî Osman Paşa’dır.
Asıl adı Osman Nuri olan Gâzî Osman Paşa, Tokat’ta doğmuştur. Babası, dönemin kâtiblerinden olan Mehmed Efendi, annesi ise Şâkire hatundur. Osman Paşa, küçük yaşlarından itibaren; Beşiktaş Askerî Rüşdiyesi, Askerî İdâdî gibi temel askerî eğitim veren okullarda ve Mekteb-i Harbiyye gibi üst düzey askerî eğitim veren okullarda yetişti. İyi derecede Arapça ile orta seviyede Farsça ve Fransızca öğrenmişti. 1853 senesinde bu okuldan mülâzim-ı sânî[1] rütbesiyle mezun olan Osman Paşa, Kırım Harbi’nin cereyan etmesi üzerine Rumeli’deki orduya katıldı.
Gâzî Osman Paşa merhûmun başarıları, askerliğe yeni adım attığı günlerden itibaren görülmeye başlandı. Kısa süre içerisinde mülâzım-ı evvel[2] rütbesine yükseltildi ve eğitimini erkân-ı harb sınıfında sürdürdü; kısa bir süre sonra kolağası[3] gibi önemli bir vazife ile vazifelendirildi.
1859 senesi geldiğinde Osmanlı topraklarında nüfus sayımının gerçekleştirilmesi ve kadastro usûlüne uygun olarak harita çizimi gündeme gelmişti. Osman Paşa, bu çalışmada da önemli bir vazife üstlendi. Kahramanlaşacağı Plevne müdafaasına kadar, Osmanlı topraklarının; Sûriye’deki Cebelilübnan, miralaylığa[4] yükselmesine vesile olacak olan Girit’te, mirliva[5] olacağı Yemen’de, Manastır, Yenipazar, İşkodra ve Bosna’da önemli vazifelerde bulundu. Osman Paşa asıl şöhretini, Sırpların Osmanlı’ya saldırıları karşısında 2 Temmuz 1876’da gösterdiği başarı vesilesiyle elde etti.
Gâzi Unvanı Almasına Vesile Olan Plevne Savaşları
Takvimler 24 Nisan 1877 tarihini gösterirken Ruslar Osmanlı Devleti’ne karşı yeniden harp ilan ettiler. Osman Paşa bu günlerde Vidin’de bulunmaktaydı. Söz konusu saldırıları karşılamak üzerine 25.000 kişilik kolordusuyla Plevne’ye hareket etti. Tarihe 1. Plevne Muharebesi olarak geçen bu savaş neticesinde Ruslar büyük bir darbe yediler. Bu savaşla başlayan süreçte Osmanlı Devleti Ruslarla pek çok kez karşı karşıya geldi.
İlk harekâtta mağlubiyetle karşılaşan Ruslar kısa bir süre sonra tekrar saldırıya geçtiler. Bir günden uzun süren ve hiçbir zaman kesilmeyen çatışmalar neticesinde bir kez daha mağlubiyetle karşılaştılar. 7-11 Eylül 1878 tarihleri arasında gerçekleşen 3. Plevne muharebesine Ruslar, Rumen desteğini de arkalarına alarak katılmışlardı; fakat sonuç yine hüsrandı. Bu muharebedeki başarı üzerime Osman Paşa’ya, ‘Gâzî’ unvanı verildi.
13 Eylül tarihine gelindiğinde Gâzî Osman Paşa’nın kumanda ettiği birliğin imkânları uzun süren çatışmalar neticesinde son derece kısıtlı bir hâle gelmişti. Ruslar, arkalarına aldıkları Rumen desteğiyle beraber Plevne kalesini kuşattılar. Kararlıydılar; Gâzî Osman Paşa kumanda ettiği ordusunu iki kısma ayırmak suretiyle farklı bir taktik düşüncesindeydi fakat aradan geçen 3 koca ayın sonunda ortaya konulabilen bazı hamleler de artık son hamlelerden ibaretti. Gâzî Osman Paşa, Vid suyunu geçmeye çalıştığı esnada devam eden topçu atışı sırasında kendisine isabet eden şarapnel parçasıyla yaralandığından esarete mecbur oldu.
Esaret Günleri ve Dönüş
Gâzî Osman Paşa’nın kahramanlığı, düşmanları tarafından da taltîf edildi. Dönemin Rus Çar’ı kendisine çifte kartal nişanı verilmesini uygun gördü. Cennetmekân Sultan 2. Abdülhamid Hân Hazretleri Gâzî Osman Paşa’nın alınması için girişimlerde bulunup göndermiş olduğu bir heyetle 12-13 Mart 1878 tarihinde Anavatana dönmesini sağladı. Gâzî Osman Paşa’yı getiren heyet, muhteşem bir törenle karşılandı. Döner dönmez vazifeye başlayan Gâzî Osman Paşa vefatına kadar Mâbeyn müşiri[6] olarak görev yaptı; yerine herhangi bir atama da yapılmadı. Karargâh vazifesi yaparken 1897 senesinde cereyan eden Osmanlı-Yunan savaşına başmüfettiş sıfatıyla müdahil oldu.
Saray içerisinde birçok önemli projelerde yer almış olan Gâzî Osman Paşa Osmanlı hânedânının sevgisini kazanmış, Sultan 2. Abdülhamid Hân bu muhabbete bağlı olarak iki kızını onun oğullarıyla evlendirmiştir. 4 ya da 5 Nisan 1900 Cumâ gecesi vefat ettikten sonra Fâtih Sultan Mehmed Hân türbesinin yanına defnedilmiştir. Allah Rahmet eylesin.
Kaynakça
İbrahim Edhem, Plevne Hatıraları, İstanbul -1979, Kervan Kitapçılık.
Mehmet Metin Hülâgü, “Gazi Osman Paşa”, DİA, c.XIII.
Osmanlı Ansiklopedisi, Ankara -1999, Yeni Türkiye Yayınları, c.VI.
William von Herbert, Plevne Müdafaası (Çev. Ali Kurdoğlu), İstanbul -2012, Gündoğan Yayınları.
Dipnotlar
[1] Mülâzim-i Sânî: Günümüzdeki karşılığı yaklaşık olarak Teğmen.
[2] Mülâzim-i Evvel: Günümüzdeki karşılığı yaklaşık olarak Üsteğmen.
[3] Kolağası: Günümüzdeki karşılığı yaklaşık olarak Kıdemli Yüzbaşı.
[4] Miralay: Günümüzdeki karşılığı yaklaşık olarak Albay.
[5] Mirliva: Günümüzdeki karşılığı Tuğgeneral-Tümgeneral arasında bir rütbedir.
[6] Müşir: Mareşal. Osmanlı Ordusunun yapılanması hakkında detaylı malumat için bkz. Ayten Can Tunalı, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Kara Ordusunda Yapılanma”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara -2003.