Hacı Bektaşı Veli hazretleri (Kuddise Sirruhû), 8. hicri asırda yetişen büyük velilerindendir. H. 680’de Nişâbur’da doğmuş,[1] H.738’de Kırşehir’e yakın bir yerde vefât etmiştir.[2] Hakkında bizlere ulaşmış olan yazıyla kayıtlı bilgiler pek azsa da, asırlar boyunca şifahî olarak aktarılmış ve menkıbeleşmiş hatta kimilerine göre tevatür derecesine ulaşmış bilgiler bize, pek çok kerâmeti zâhir olmuş büyük bir velînin haberini vermektedir.
Nesebi ve Tarîkat Silsilesi
Nesebi, Hazreti Ali (Kerremellâhu Vechehû) Efendimize dayanır. Tarîkat silsilesi, Nakşîbendiliğin kolbaşılarından Mevlânâ Abdulhâlik Ğucdüvânî Hazretleri gibi, Mevlânâ Yûsuf Hemedânî Hazretleri yoluyla Mevlânâ Ebû Ali Fâremedî Hazretleri’ne ulaşır.
Lokmân-ı Perende Hazretleri; Mevlânâ Yûsuf Hemedânî Hazretlerinin, Mevlânâ Abdulhâlik Ğucdüvânî Hazretleri ile birlikte dört halifesinden biridir. Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri, küçük yaşlardan itibaren hizmetinde bulunduğu ve yanında yetiştiği Lokmân-ı Perende Hazretleri’nin halifesi olarak irşâd vazifesine devam etmiş, Tarîkati horasan bölgesi ve Anadolu başta olmak üzere; Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Bosna, Arnavutluk gibi İslâm coğrafyasında pek çok bölgeye ve Macaristan’a kadar yayılmıştır.
Anadolu’ya İntikali
Hacı Bektâş-ı Veli Hazretleri, tahsilini tamamlayıp irşâd vazifesini üstlendikten sonra Anadolu’ya geldi. İç Anadolu’da başlayan irşâd ağı, kısa süre içerisinde genişledi. Sultanlar da ona husûsî bir hürmet gösterdiler. Sultan Orhan zamanında kurumsal anlamda vücut bulan Yeniçeri ocağının manevî-askerî mayası ve geçmişe dayalı temelinde duâ ve nasihatleri bulunduğundan Yeniçerilerin Pîri olarak anılmıştır. Yeniçeri ocağı bu vesileyle, asker ocağı ve dervişliği cem eden bir yapıya bürünmüş ve halkla da bütünleşme imkânına kavuşmuştur.
Ahîlik Teşkilâtı
Hacı Bektâş-ı Velî Hazretlerinin tavsiyesi ve yüksek istişareleri vesilesiyle Ahî Ervân (Kuddise Sirruhû) tarafından “Ahîlik teşkilâtı” tesis edilmiştir. Bu teşkilât, günümüz esnaf odalarına benzeyen bir tür esnaf-halk teşkilâtıdır. Selçukluların son döneminde ve Osmanlı devrinde de önemli bir kurum olarak öne çıkmıştır. Halkın sanat, ticaret ve ekonomi başta olmak üzere, her alanda yetişmesi ve dayanışmasını gaye edinen ve asırlar boyunca bu gayeye uygun hizmet etmiş olan bu kurumun kendine has kuralları ve teamülleri bulunmaktaydı.
Bazı rivâyetlere göre, Ahî Evrân (Kuddise Sirruhû), Arapların kurmuş olduğu Fütüvvet Teşkilâtından esinlenerek bu kurumu kurmuştur. Meşhur seyyah İbni Battûta (Rahmetullâhi Aleyh) de bu teşkilâttan bahsetmiş, geniş bir yayılım ağı olan bu teşkilâtın kolları arasında organik bir bağ bulunmadığını kaydetmiştir. Meşhur tarihçi Âşıkpaşazâde’ye göre ahîlik teşkilâtı, Osmanlı Devleti’nin kurucu dört unsurundan biridir. İlk vezirler ve devlet adamlarının önemli bir kısmı bu teşkilâtın mensuplarındandır.
Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri’nin Mânevî Hüviyeti
Bazı kesimlerin, tarihi verileri çarpıtarak Hacı Bektâş-ı Veli Hazretleri’ni olduğundan daha farklı bir kimlikle tanımlamaya ve takdim etmeye yönelik gayretleri ve bu yolla dünya görüşlerini meşrulaştırma yönelik çalışmaları son derece dikkat çekicidir. Oysaki kendisine nispeti kesin olan tek eseri Makalâtında yer alan mâlûmât ve kendisine yakın bir ilim adamı olan Vâsıtî’nin aktardığı net bilgilere göre, mânevî nesebinin Hâce Ahmed Yesevî Hazretleri’ne ulaştığı konusunda hiçbir şüpheye mahâl yoktur.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (Kuddise Sirruhû) ile muasır olup birbirlerine muhabbetle bağlı oldukları bilinmektedir. Yûnus Emre (Kuddise Sirruhû)nun mürşidi Taptuk Emre (Kuddise Sirruhû)nun mürşidi olduğu bilgisi ve Sarı Saltuk (Kuddise Sirruhû)nun mürşidi olduğuna dair malûmat, Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri’nin sûfî kimliğini beyân açısından mühimdir.
Pek çok kerâmetinin zâhir olduğunu daha önce de belirttiğimiz Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri’nin, bir duvarı yürüttüğü ve bu kerâmet karşısında Seyyid Mahmûd-i Hayrânî başta olmak üzere, bazı kimselerin kendisine bîat ettiği nakledilmiştir. Allah Te’âlâ sırlarını âlî eylesin!
Dipnotlar
[1] Babası, Seyyid Muhammed; annesi, dönemin meşhur şeyhlerinden Şeyh Ahmed’in Hatme ismindeki kızıdır. Nesebinin, Mûsâ Kâzım Hazretleri yoluyla, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ulaştığı kaydedilmiştir.
[2] Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri; günümüzde Hacıbektaş ilçesi olarak anılan, Nevşehir’e bağlı, Kırşehir-Nevşehir arasında, meşhur Kapadokya havzasının bulunduğu yerde vefât etmiştir. Kabri türbe edinilmiş ve mühim bir ziyâretgâh olma husûsiyetini günümüzde de muhâfaza etmektedir. Adı daha önceleri Karacahöyük olan ilçenin adı, onun azîz hatırasını yâd niyetiyle Hacıbektaş olarak değiştirilmiştir.