İlim ve Fazîlet Meş’alesi Hazreti Âişe Radıyallâhu Anhâ*
Babası Hazreti Ebûbekir (Radıyallâhu Anh), annesi Ümmü Ruman binti Âmir b. Umeyr’dir (Radıyallâhu Anhâ). 612 yılında Mekke-i Mükerreme’de doğmuş, güneş takvimine göre 13 Temmuz 676 yılında (h. 17 Ramazân 58) Medine-i Münevvere’de vefat etmiş ve vasiyeti üzerine Ebû Hûreyre’nin (Radıyallâhu Anh) kıldırdığı cenâze namazını müteakip Cennetu’l-Bakî’ kabristanına defnedilmiştir.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz, yalnızca İslâm Tarihinin değil, insanlık tarihinin en mühim kadın şahsiyetlerinden biridir.
Hazreti Peygamber’le (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) uzun süre evli kalmış ve O’nun (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) vefâtından sonra da uzun süre yaşamış olması hasebiyle, ev halleri de dâhil olmak üzere ashâbın büyük çoğunluğuna gizli kalmış sünnetin önemli bir kısmı ve bilhassa hasâise[1] dair bilgiler bize onun vasıtasıyla gelmiştir. Münhasıran kadınların özel halleriyle ilgili meseleleri çözümleme konusunda Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) mevzu bahis edilmeksizin bir fıkıh düşünebilmek imkânsızdır.
Tabakât kitaplarımızda kayıtlı bulunan bilgilere göre Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemiz, fetvâ verme konusunda önde gelen sahâbîlerdendir. Nakledilmiş olan fetvâlarının toplanması durumunda bir cilt kitabın dolacağı beyan edilmiştir. Bu durum Hazreti Âişe’nin (Radıyallâhu Anhâ) vefâtına kadar kendisine başvurulan büyük bir fakîh olduğunu göstermektedir.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz, hadis rivâyeti yönünden de ashâbın önde gelenlerindendir. Binden fazla hadis rivâyet eden sahâbîlerden yani muksirûndandır. Dinî hükümlere müteallik pek çok meselenin yanında, şâhidi bulunduğu dönemin olaylarının sonraki nesillere aktarılması hususunda da mühim bir şahsiyettir. Ayrıca Hazreti Ebûbekir’den (Radıyallâhu Anh) tevârüs ettiği eyyâmu’l-arab’a[2] dair mâlûmatla, bu alanda en önemli kaynaklardan biri olmuştur.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemiz, vahyin yirmi üç yıllık nüzûl sürecinin büyük bir kısmını Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) yanında geçirmiş ve bu vesileyle âyetlerin büyük bir kısmının nüzûlüne de şahitlik etmiştir. Bizzat şâhitlik etmediği âyetlerin de nüzûlüne dair haberlere vakıf olmuş, ayrıca beyan ve tefsir malumatı, nâsih-mensûh konusuna dair bilgiler ve kıraat vecihleri, işâri manalar gibi konular da dâhil olmak üzere tefsir alanında ilim sahibi olmuştur. Hazreti Âişe’nin (Radıyallâhu Anhâ) hadis rivâyetlerinin hemen hemen yarısı tefsire rivâyetleridir. Sadece bu bilgi dahi onun tefsir ilmindeki yerinin ehemmiyetini açıkça ortaya koymaktadır. Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemizden nakledilmiş olan tefsire dair rivâyetlerin bir kısmı Peygamber Efendimiz’den (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) naklettiği rivayetler, bir kısmı ise kendi tefsirine yönelik rivâyetlerdir.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemiz ahlak ve edep açısından da tarihi örnek şahsiyetlerdendir. Müstakillen kaleme alınmış âdâb-ı şer’îyye eserlerinde ve hadis kitaplarının ilgili bölümlerinde kayıtlı bulunan hadîs-i şeriflerin önemli bir kısmını Hazreti Âişe’nin (Radıyallâhu Anhâ) rivâyetleri teşkil etmektedir. Peygamber Efendimiz’in ahlâkından kendisine sual edenlere: ‘’O’nun (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ahlâkı Kur’ân’dı’’[3] şeklinde vermiş olduğu cevap onun bizlere ahlâk yönüyle örnek niteliğindeki en önemli vurgularındandır.
İlimde Fikirde ve Zühdde Rehber
Medine-i Münevvere’de İslâm Devleti kurulup da önemli fetihler gerçekleştikten sonra yeryüzünün en büyük liderlerinden birinin hanımı olmasına ve Peygamber Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefâtından sonra da râşid hâlifeler devrinde hakkı-hukuku ve ehemmiyeti hep gözetilen biri olmasına karşın Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemiz, ömrünün sonuna kadar zâhidâne bir hayat benimsemiş, saâdet asrından sonraki kuşakların zühd anlayış ve hayatının şekillenmesine de öncülük etmiştir.
Ufkunun genişliği, fikrî yönünün kuvveti kendisini siyasi meselelerde de önemli bir şahsiyet kılmıştır. Pek çok siyasi hadise ve ihtilaflarda fikri ve tavrı sorulan, kitlelerin görüşlerine kıymet verdiği önemli bir şahsiyet olmuştur.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemizin, tıp alanındaki bilgisinin yanında şiir konusunda da mâhir sahâbîlerden olduğu nakledilmiştir.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) hanımı olarak Mü’minlerin annesi olduğu gibi, ilmî şahsiyeti, fikirleri ve hususiyetleriyle bizleri tarih boyunca aydınlatan ve bizden sonrakileri de aydınlatacak ilim ve fazîlet meş’alesi olmuştur.
Dipnotlar
[1] Hasâis: Ayırt edici özellikler olup Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm’ın hissî-kevnî mucizeleri de dâhil olmak üzere, şahsına ve şahsiyetine özel halleri ifade etmektedir. Bu alan etrafında ciddi bir literatür oluşmuş, bu alana müteallik müstakil eserler kaleme alınmıştır.
[2] Eyyâmu’l-Arab: Câhiliyye devriyle alakalı olarak, savaşların esas alınması suretiyle oluşturulmuş tarihi veri kaynağıdır. Ensâb ile birlikte, câhiliyye tarihinin temel kaynağını oluşturan haberleri ihtivâ etmektedir.
[3] Müslim, Müsafirûn 139.* Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemizin terceme-i hâline dair malumat konusunda İbn-i Sa’d’ın tabakâtından istifade edilmiştir.