Şehâdetinin sene-i devriyesi olan milâdî 3 Kasım tarihi vesilesiyle Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh) efendimizi hizmetleriyle hatırlıyor, hayırla, rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.
Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh), hicrî 23 yılında haccını edâ edip Medine’ye döndüğü günlerde, Mugīre ibni Şu‘be (Radıyallâhu Anh)ın Basra valisi iken edindiği kölesi Ebu Lü’lü Fîrûz en-Nihâvendî, efendisinin kendisinden fazla ücret aldığını söyleyerek bunun azaltılmasını istedi. Halife onun demircilik, marangozluk ve nakkaşlık yaptığını öğrenince, Hazreti Mugîre (Radıyallâhu Anh)ın kendisinden aldığı ücretin fazla olmadığını bildirdi. Bunun üzerine Ebû Lü’lü ertesi gün sabah namazında, hançerle, Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh)ı ağır şekilde yaraladı. Müslümanların elinden kurtulamayacağını anlayınca, kendini de öldürdü.
Son Günlerinde Yaptığı Vazifelendirmeler
Halife son günlerinde iken kendisine, yerine birini bırakması teklif edilince aşere-i mübeşşere’den altı kişilik şûranın toplanarak, üç gün içerisinde aralarından birini halife seçmelerini istedi. Oğlu Abdullah’ı da halife seçilmemek şartıyla bu heyete dâhil etti. Namazını kıldırmak üzere Suheyb ibni Sinân’ı, şûra üyelerini toplamak üzere Mikdâd ibni Esved’i, heyetin seçim gerçekleşinceye kadar rahatsız edilmemesini sağlamakla da, Ebû Talha el-Ensârî’yi (Allah Te‘âlâ hepsinden râzı olsun) görevlendirdi.
Oğlu Abdullah’ı, Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ)ya yollayarak Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hücresine, ayağının dibine defnedilmek için izin istedi. Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) kendisi için düşündüğü bu yeri ona vermeyi kabul etti. Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh) üç gün sonra (26 Zilhicce 23/3 Kasım 644) vefât etti. Cenâze namazını Suheyb ibni Sinân (Radıyallâhu Anh) kıldırdı.