Allah Te‘âlâ, bilen ve bilmeyenlerin eşit olmayacağını ifade buyurarak, İslâm’ı bilmenin ve bu malûmata göre inanıp amel etmenin önemine dikkat çeker: “…De ki: “O (İslâm’ı) bilmekte ol(up, ona göre yaşay)an kimselerle, o (hakkı) bilmeyen (bu yüzden de câhilce davranan ve sapıklık içerisinde bocalayıp kalan) kişiler eşit olabilir mi (hiç)?..”[1]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ilim tahsilinin önemi konusunda: “İlim öğrenmek her müslümana farzdır…”[2] buyurur.
Farzlar temelde ikiye ayrılır. Herkes için farz olanlar farz-ı ayn; belli bir kesimin yerine getirmesiyle ümmetin üzerinden kalkan mükellefiyetler ise farz-ı kifâye olarak ifade edilir.
Şârihlerin açıklamalarına göre yukarıda zikretmiş olduğumuz hadîs-i şerîfte geçen herkese farz olan ilimden maksat, her bir mü’minin gerek inanç gerekse de amel konusunda kendisine zarurî olan ilimdir. Zira farzı terk eden, azâba dûçâr olur. Herkesin her türlü ilimle meşgul olabilmesi ise mümkün değildir. Dolayısıyla bu hadîs-i şerîfte kastedilen ilmin, herkesin dini ve hayatı için zarurî olan ilim olduğu açıktır.
Bahsettiğimiz ilimler, temel ilimler olarak ilmihâl kitaplarında yer alır. Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslâm İlmihâli, Mehmed Zihni Efendi’nin Nimet-i İslâm İlmihâli gibi ilmihâl kitapları, Hanefî mezhebi esas alınarak bu alanda kaleme alınmış mutemed ve yaygın kitaplardır.
Bir kimsenin üzerine farz olan ilim, onun mükellefiyetlerine bağlıdır. Mesela buluğ çağına eren bir gencin üzerine; gusül, abdest, namaz ve oruç gibi ibâdetlere dair ahkâmı, bu ibâdetleri îfâ edebileceği bir seviyede tahsil etmesi de farz olur. Aynı şekilde, mâlik olduğu mal nisâb miktarını aşan bir kimseye zekâtla ilgili hükümleri; haccın yükümlülük şartlarını taşıyan bir kimseye de hac ibâdetine ait hükümleri bilmek farz olur.
Çocuklar Küçük Yaşlardan İtibaren İlimle Buluşturulmalılar
İmam el-Beyhakî (Rahimehullâh) ve daha başka âlimlerimizin de başta nakletmiş olduğumuz hadîs-i şerîfi açıklarken üzerinde önemle durdukları husus, mükellefiyet çağına gelenlerin vakıf olmaları gereken temel ilimlerdir. Eğer bir gençten buluğ çağına eriştiğinde ibadetlerini kâmil bir şekilde yapmasını bekliyorsak, bu ilmin kendisine daha önce verilmiş olması ve bu ibadetleri yerine getirme bilincine sahip olacak kadar da alışkanlık kazanmış olması önemlidir.
Dolayısıyla bu ilimler mükelleflere, teklif çağından çok daha önce, küçük yaşlardan itibaren öğretilmeye başlanmalıdır.
Medrese usûlünün tarihteki etkisini -belli sebeplere binaen- kaybetmesi hem âlim kadrosunun zayıflaması hem de genel müslüman seviyesinin ilmî açıdan düşmesine sebep oldu. Oysaki ahlâklı ve Mevlâ Te‘âlâ’nın rızâsına uygun bir toplumun inşası, âlimlerin yanında, İslâmî ilimleri belli bir seviyede tahsil etmiş, her iş ve meslek kolundan insanlarla sağlanabilecek bir şeydir.
Evlilik Müessesesine Ait Hükümleri Bilmenin Önemi
Her mü’minin belli bir seviyede ilim tahsil etmiş olması gereken bir başka alan da evlilik müessesesidir. Zira evliliğin gerek nikâh ile kurulumu gerekse de sürdürülmesi ve birtakım sebeplere binaen sonlandırılması, belli bir ahkâma tâbidir. Bu alanda yaygın şekilde karşımıza çıkan soruların tamamına yakını, bu ahkâmdan bîhaber kalmaktan kaynaklanmaktadır.
Muhakkak ki ilmin tahsili, hayata tatbiki, halka ve sonraki nesillere ulaştırılması ilmiye sınıfının vazifesidir. Bu sınıfın, temel ilimleri tahsil ederek “âlim” vasfına erişinceye kadar sürdüreceği eğitimin adresi ise medreselerdir. Bu sebeple, medreseleri muhâfaza etmek ve yaşatmak, ümmetin vazifelerinden biri olmaktadır.
İsmailağa Hâfızlık ve Arapça Medreseleri
İsmailağa Câmiası olarak, ecdâdımızdan tevârüs etmiş olduğumuz medrese müessesesini etkili bir şekilde yaşatmayı öncelikli gayemiz sayıyoruz. İslâmî ilimlerin öğrenilmesi ve hayata tatbik edilmesi konusunda mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri ’nin tedrîsât usûlünü ve “Her mahalleye bir erkek ve bir kız medresesi açılsın!” sözünü esas alıyoruz.
Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’in muhâfazasının yolu olan Hâfızlık ve İslâmî İlimleri öğrenmenin yolu olan Arapça medreselerimiz, yurt genelinde çok sayıda hoca ve talebe ile tedrîsâta devam etmektedir. Yürüttüğümüz ilmî faaliyetlerimize katkı sağlayarak ilmin tahsil edilmesi ve sonraki nesillere aktarılmasına yönelik hizmetlerimize ortak olabilirsiniz. Detaylı bilgi ve bağış için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Zümer Sûresi:9’dan.
[2] İbnü Mâce, Mukaddime:17 Hadis No:224’den.