Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki bu din kolaylıktır. Hiçbir kimse yoktur ki, bu din hususunda (amellerim eksiksiz olsun diye) kendini zorlasın da din ona galebe etmesin (ve üşenip büsbütün amelden kesilmesin). Öyleyse doğru ve kolayı seçin ve (kâmil derecede amel edemezseniz bile hiç olmazsa ona) yaklaşın ve (amel karşılığı sevapla) müjdelenin, sabah, akşam ve gecenin bir kısmında (ibadete muvaffak olabilmeniz için Allah’tan) yardım isteyin.”[1]
Hadîs-i Şerîf’in Îzâhı
Bu hadîs-i şerîfin beyanına göre, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: Din-i Mübîn-i İslâm kolaydır, kimse onu zorlaştırmasın, ifrât (çok ileri gitmek) ve tefrît (çok geri kalmak)tan kaçınarak doğru olanı bulun, hepsini yapamazsanız hepsine yakın olanı seçin, din hükümlerine uymaktan sevap ümit edin ve ameli müjde sayın, gündüz ve gecenin her saatinde iyi ameller yapabilmek için Allah Teâlâ’dan yardım isteyin ki vakitlerinizi boş geçirmiş olmayasınız, buyurmuştur.
Doğru ve kolayı seçip, güzele yakın olanı aramak ile, Resûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) daha ziyade ortayı hedef olarak göstermektedir. Çünkü iyinin hududu yok, en iyinin aranması, insanı sonu gelmeyen vesveselerin içinde boğulmaya çekmiş olabilir.
Burada, usanmaya sebep olacak ifrâtı yahut efdali terketmeye veya farzı vaktinde yapmaya mâni olacak nâfile ibadetlerdeki mübalağa da menedilmektedir. Meselâ, bütün gece nafile namaz kılarak uyanık kalan bir kimse, gecenin sonuna doğru uykusu ağır basınca biraz uyumak için yatar, fakat uyanamadığı için sabahı cemaatle kılamaz veya efdal vaktini kaçırır yahut da güneşin doğmasına kadar uyanamayarak farz vaktini kaçırır ve kazaya bırakır.
İktibâs: Ahmet Fikri (Doğan) Efendi Hazretleri, Delîlü’s-Sâlikîn, 1/37.
Dipnotlar
[1] Buhârî, İman: 16, Ezân: 81, Rikâk: 18; Müslim, Salât: 283, No: 782; Muvatta, Salâtuʹl-Leyl: 4, Nesaî, Kıyâmuʹl-Leyl: 1, Ebu Dâvud, Salât: 317 No: 1368