Allah Te‘âlâ’nın dîni, hayatın istisnasız her safhasını ve her ânını düzenleyen bir ahkâmdan müteşekkildir. İnsan, yaratılıp da başıboş bırakılmamış, belirli mükellefiyetleri yüklendiği gibi, bu mükellefiyetler için belli vakitler ve hükümler belirlenmiştir. Oruçla ilgili hükümlerin başında da, bu ibâdetin başlangıç ve bitişini ifade eden vakitler gelmektedir. Allah Te‘âlâ vakitlerin tayini için güneş ve ayın hareketlerini takdîr etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça beyân edilmiş olan bu durum gerek hicrî ayların giriş ve çıkışı, gerekse de Namaz, Oruç gibi muvakkat (belli bir vakit tayin edilmiş) ibâdetlere şâmildir.
“Ancak O’dur O Zât ki; güneşi (en kuvvetli ışık ve ısı kaynağı olan) bir ziyâ, ayı da (geceleri karanlıklarda aydınlık veren) bir nûr olarak yaratmıştır ve (dinî-dünyevî birçok işinizin kendisine bağlı olduğu) senelerin sayısıyla(, aylara ve günlere bağlı) hesabı bileseniz diye her birine (aylık ve yıllık seferlerinde uğrayacakları, burçlar, konaklar ve) menziller (tespit ve) takdir etmiştir…”[1]
Bir başka âyet-i kerîmede bu durum Hac ibâdeti de özellikle zikredilmek suretiyle daha açık bir şekilde vurgulanmıştır:
“Sana hilâller(in ipince doğuşundan sonra büyümesinin ardından eski haline dönmesinin hikmetin)den soruyorlar. (Habîbim!) De ki: “Onlar, insanlar(ın ekip biçme, borç ödeme, oruç tutma, bayram yapma ve iddet müddeti gibi işlerinin zamanlarını bilmeleri) ve (özellikle) hac (ibadetinin zamanını tespit etmeleri) için vakit bildiren şeylerdir.”[2]
İftar Vakti
Orucun başlangıç ve bitişine dair vakitlerin beyânı sadedinde Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmuştur:
“… (İmsak vakti girdiğinde, gün başlangıcını ifâde eden) sabahın beyaz ipliği (geceyi temsil eden) siyah iplikten sizin için iyice belirinceye kadar yiyin için! Sonra orucu geceye kadar tamamlayın!..”[3]
İftar vakti hakkında Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’den pek çok hadîs-i şerîf vârid olmuş ve Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)nin tatbikatına dâir de pek çok rivâyet gelmiştir.
Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Gece şu taraftan (doğudan) gelince, gündüz de şu taraftan (batıdan) gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır.”[4]
Konuyla ilgili delillere binaen güneşin batması yani Akşam namazı vaktinin girmesiyle beraber orucun açılacağı konusunda ittifâk edilmiştir. Buna göre oruç; “imsak vaktinden (tan yerinin ağarmasından) itibaren güneş batıncaya dek yemekten, içmekten ve cinsî ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibâdettir” şeklinde tarif edilmiştir.[5]
İftarda Ta‘cîl (Acele Etmek)
Güneşin batışı konusunda herhangi bir şüphe söz konusu olmadığında orucu açmada acele etmek sünnettir. Sehl İbnü Sa‘d (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet etmiş olduğu bir hadîs-i şerîfte Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar iftarda ta‘cîle yer verdikleri müddetçe hayır üzere devam ederler.”[6]
İmam Mâlik (Rahimehullâh)ın konuyla ilgili bir rivâyeti ise şöyledir: “Nübüvvet (peygamberlik) amellerinden biri de iftarın ta‘cili (öne alınması), sahurun da tehir edilmesidir.”[7]
Evvela Orucu Açıp Akşam Namazını Bilahare Edâ Etmek
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, orucu açma konusunda acele etmek sünnet olduğu gibi, oruç açmanın vakti aynı zamanda akşam namazının da giriş vakti olmaktadır. Bu durumda, iftara mı öncelik verileceği ya da namaza mı öncelik verileceği konusu gündeme gelmektedir. İftar etme ve akşam namazını edâ etme konusunda, orucu hafifçe açtıktan sonra namazı edâ etmek ve yemeği, namazın akabinde tamamlamak Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in tavsiyeleri ve bizzat tatbikatıyla sabittir.
Enes İbnü Mâlik (Radıyallâhu Anh), Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in konuyla ilgili tatbikatını şöyle anlatmıştır: “Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), namaz kılmazdan önce birkaç taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su yudumlardı.”[8]
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet ettiği bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Akşam yemeği hazır olduğu zaman namazdan önce yemeğe başlayın ve yemekte acele etmeyin.”[9]
Hurma veya Su ile İftar Etmek
Hadîs-i şerîften açıkça anlaşılan hususlardan biri de iftarın ne ile açılacağı hususudur. Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in orucunu açmak için taze hurmayı tercih etmiş, taze hurma bulunmadığı durumda kuru hurmayı, kuru hurma bulunmadığı durumlarda ise suyu tercih etmiştir.
Süleyman İbnü Âmir (Radıyallâhu Anh)‘tan rivâyet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz oruçlu olduğu zaman kuru hurmayla iftar etsin. Hurma bulamazsa suyla iftar etsin. Çünkü su temizdir”[10]
Dipnotlar
[1] Yûnus Sûresi:5
[2] Bakara Sûresi:189
[3] Bakara Sûresi:187
[4] Buhârî, Savm: 43; Müslim, Sıyâm: 51
[5] İsmailağa Telif Heyeti, Soru ve Cevaplı Temel Dînî Bilgiler, Siraç Yayınevi, İstanbul, 2015, s.33
[6] Buhârî, Savm: 45; Müslim, Sıyân: 48
[7] Muvatta, Kasru’s-Salât: 46, (1, 158)
[8] Ebû Dâvûd, Savm: 22, (2556); Tirmizî, Savm: 10
[9] Buhârî, Et´ime: 58, Ezan: 42; Müslim, Mesâcid: 64
[10] Tirmizî, Savm, 10; Ebû Dâvûd, Sıyam: 21; İbnü Mâce, Sıyam: 25