Bilindiği üzere, Şeyhimiz Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin cenazesi henüz defnedilmeden cemaatimiz içinden bir grup harekete geçerek, tasavvuf tarihinde görülmeyen, tarîkat usûl ve erkânında hiçbir yeri olmayan “başvekillik” ve “emirlik” gibi tanımlamalarla bir yapı oluşturmaya teşebbüs etmiştir.
Bu yapının kuruluş girişimi, Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin irşâd devrinde tarîkatla ilgili hiçbir vazifede bulunmamış kimseler eliyle başlatılmıştır. Sadece bu bile, cemaatimizin birliğine yapılmış bu söz konusu girişimin tarîkatta bir karşılığı olmadığını göstermeye kâfidir.
Tarîkatın esasları en başından beri başta Şerîat-ı Ğarra, daha sonra da silsile yoluyla emanetin teslim edildiği manevî merci olan meşâyihimizin ictihâd ve himayesinde belirlenmiş, bundan sonra da böyle olacaktır. O yüzden kim olursa olsun, herhangi bir tarîkat müntesibinin Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri ve Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz gibi sair meşâyih-i kirâmla hatta Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile mânen görüşme iddiasıyla herhangi bir tarîkat esasını belirlemeye kalkma hak ve salâhiyeti yoktur.
Tarîkat-ı aliyyede manevî nisbetin yolu olan altın silsileden kopuk yapılar içerisinde yer almanın feyiz ve bereketten mahrumiyete sebep olacak son derece tehlikeli bir adım olduğunu, böylesi oluşumların içinde yer almanın ve desteklemenin Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin rızâsı ve şefaatinden mahrumiyete sebep olacağını hatırlatmak kardeşlik hukukunun gereğidir.
Zira Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz, bazı kimlerin tarîkatın kapandığı yönünde söylemlerinin kendilerine sorulması üzerine şöyle buyurmuşlardır:
“Tarîkat kapandı diyenlerin kendileri kapandı, haberleri yok! Büyüklere iftiradır bu söz. Tarîkatın kapandığını bu serseriler anladı da Efendi Babam, İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri (Kaddesallâhu Esrârahûm) duymadılar mı? Vay müfsidler vay! Onlar bu tarîkattan mahrumdur! (Mahmud Efendi Hazretleri, Sohbetler, 3. cild, s. 242.)
İsmailağa İstişare Heyeti