Fetva ihtiyacı, dinî yaşayabilme noktasında tabii bir ihtiyaç ve meşrû bir iştir. Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în) ve İslâm’a girmeden önce kendilerine tebliğde bulunmuş olan kimseler Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e İslâm dini ile ilgili suâller tevcih etmişlerdir. Fetvanın mahiyeti, fetva sormanın meşrûiyeti ve bu alanla ilgili ıstılahlar hakkında buradan bilgi alabilirsiniz…
“(Habîbim! Bizim şöyle buyurduğumuzu bildir:) Biz senden önce de, kendilerine vahyetmekte olduğumuz bir takım erkeklerden başkasını (peygamber olarak) göndermedik! Haydi, zikir ehline sorun (bakalım)! Eğer siz bilmemekte olduysanız (onlar bu gerçeği bilmektedirler)!”[1]
“(Habîbim! De ki:) Biz senden önce de (insanlara peygamber olarak melekler göndermeyip) ancak birtakım erkekler göndermiştik ki kendilerine vahiyde bulunuyorduk. Eğer siz bilmemekte olduysanız (kendilerine Kur’ân ilmi verilmiş olan) o zikir ehline sorun!”[2]
Tefsirlerimizde nakledilen bilgilere göre nakletmiş olduğumuz âyet-i kerîmeler, peygamber olarak insanların değil meleklerin gönderilmesi gerektiğini savunan kimselerin batıl inançlarını düzeltmek maksadıyla indirilmiştir. Burada itikadî bir sorun vardır ve bu sorun, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e taşınmış ve onun buyruklarıyla tashih edilmiştir.
Bunun yanında, “Sebebin hususiliği lafzın umumiliğine mani değildir.”[3] kaidesine bağlı olarak, nakletmiş olduğumuz âyet-i kerimeler genel manada insanların, bilgi sahibi olmadıkları konularda, ehil kimselere başvurmaları gerektiği şeklinde anlaşılır. Nitekim İmam Kurtubî (Rahimehullâh) da âyet-i kerîmede belirtilen “Zikir ehli” olarak ifade edilen zümrenin ulemâ olduğu konusunda ittifak bulunduğunu beyân etmiştir.[4]
Bu sebeplere bağlı olarak ictihad ve taklide dair hükümler gündeme gelmektedir. Buna göre; insanların tamamının İslâmî ilimlerde mütehassıs bir mevkie erişebilmeleri mümkün olmayacağından, bir kısmının diğer bir kısmına tâbi olması gibi bir durum, zarurî bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla mü’minler, bilmedikleri veya detaylarını öğrenme ihtiyacı hissettikleri durumlarda konunun alâkalı olduğu ehil kimselere başvurma; konu fıkıh ve fetva olduğunda da bu alanda mütehassıs hocalara başvurma gibi bir sorumlulukla karşı karşıya bulunmaktadırlar.
İsmailağa Dînî Meseleleri Danışma Hattı
Günümüzde müslümanca bir hayatı yaşama zorluklarıyla mücadele eden din kardeşlerimizin soru ve sorunlarına, Ehl-i Sünnet itikadı ve fıkhı doğrultusunda çözüm üretme ihtiyacına bağlı olarak Fıkıh Kurulumuz bünyesinde bir fetva heyeti tesis ettik. Fetva heyetimiz, Tekâmül eğitimini ve ardından İhtisâs eğitimini tamamlamış, fetva konusunda kabiliyetli ve özel olarak yetiştirilmiş hocalarımızdan oluşmaktadır.
Hizmet ve faaliyetlerini çağrı merkezi sistemiyle yürütmekte olan Dînî Meseleleri Danışma Hattımız, aylık ortalama 10.000’in üzerinde suale cevap vermektedir. Hizmetlerini, halkımızın yoğun teveccüh ve ilgisiyle sürdüren Dînî Meseleleri Danışma Hattımızın faaliyetlerinin devamına, hoca kadrosunun artırılması ve hizmet imkânlarının geliştirilmesi kapsamındaki çalışmalarımıza destek sağlayarak bütün bu hizmetlere ortak olabilirsiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız…
İsmailağa Dînî Meseleleri Danışma Hattı: 0850 811 7777
Dipnotlar
[1] Enbiyâ Sûresi:7
[2] Nahl Sûresi:43
[3] Bu kaide, Usûlü Fıkıh ve Tefsir usûlünde temel kaidelerdendir.
[4] İmam el-Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân Tefsiri, ilgili âyet-i kerîmelerin tefsiri.