Milâdî vefat günü olan 31 Ağustos tarihi vesilesiyle İmam Buhârî Hazretleri’ni rahmet, minnet ve dualarımızla yâd ediyoruz.
Tam adı, künyesi ve nisbeti: ‘’Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail b. İbrahim b. El-Muğîre b. Berdizbeh el-Cu’fî’’ şeklindedir. Berdizbeh, bazı rivayetlerde ‘’Bezizbih’’ şeklinde rivayet edilmiştir. İmam Zehebî vd. âlimlerin kaydettiğine göre, babası takva ehli, hadis rivayet eden âlimlerdendi. Bu sebeple İmam Buhârî Hazretleri’nin, takva merkezi bir hanede doğup büyüdüğü ifade edilmiştir.
H.194 senesinde Şevval ayının on üçü Cuma günü, Cuma namazından sonra ya da Cuma gecesi doğmuştur. Babası, İmam Buhârî Hazretleri küçük yaşlardayken vefat etmiştir. Küçükken gözleri görmez olmuş, annesinin Hazreti İbrahim Aleyhisselâm’ı gördüğü bir rüyadan sonra açıldığı kaydedilmiştir.
Allah (Celle Celâluhû)’ın ikramı keskin ve kuvvetli bir hafızaya sahipti. Annesinin, üzerinde titremesiyle ilk tahsiline başlayıp Arapçayı iyi düzeyde öğrendi ve Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi. Buluğ çağına yaklaştığında on binlerce hadisi hıfzetmiş bir duruma gelmişti.
İlmî Dirâyeti ve Hadis Seyahatleri
Kendisinin anlattığına göre, on altı yaşına girdiği zaman Abdullah İbnu’l-Mubarek ve Veki’i İbnu’l-Cerrâh’ın kitaplarını ve Irak müctehidlerinin kavillerini ezberlemiştir. Hadis tahsilinde yetiştiği yerden sonraki ilk durağı Hicaz oldu. Yezid b. Harun, Ebû Dâvûd et-Tayâlisî ve Abdurrezzak’a yetişti. Şam, Mısır, Cezire, Basra’ya ve defalarca Kûfe ve Bağdâd’a gitti. 18 yaşına geldiğinde, büyük üstadların kendisinden hadis yazdığı biri haline gelmişti.
İmam Buhârî Hazretleri, binden fazla âlimden hadis almıştır. Mekke, Medine, Şam, Buhara, Merv, Belh, Rey, Bağdad, Vasıt, Basra, Kûfe, Cezire, Mısır, Herât ve Nîşâbûr’da bulunduğu dönemlerde sayısız Şeyh’ten hadis dinlemiş ve yanında, isnadını zikredemeyeceği hiçbir hadisin bulunmadığını ifade etmiştir.
Güvenilirliğini tespit açısından ulema kendisini imtihana tabi tutmak maksadıyla muhaddislerden on kişi, senet ve metinlerini değiştirerek hadisleri ona arz etmişler, o da hepsinin senedini ve metnini düzelterek rivayet etmeyi başarmıştır. Zihni bu derece berrak ve bir kitabı, bir kez okumakla ezberleyecek kadar güçlü idi.
Büyük bir âbid olarak, çokça ibadet eder, geceleri çok az uyur, istirahat vakitlerini dahi uzandığı yerden ezberindeki hadisleri mütalaa ile geçirirdi. Çokça namaz kıldığı ve kıraati uzun tuttuğu, kısa sürede ve sürekli hatm-i şerif’te bulunduğu kaydedilmiştir.
Talebeleri başta olmak üzere, insanlara cömertliğiyle tanınmıştır. Babasından, kendilerine intikal etmiş olan varlıkla girdiği mudarebe ortaklığı üzerinden geçimini sağlar ve insanlara ikramlarda bulunurdu. Variyetine rağmen zühd hayatını benimsemiş, uzunca bir müddet katıksız ekmekle yetinmiş, dünya malından ve rütbelerden her zaman uzak durmuştur.
Birçok eseri vardır ve eserlerinden günümüze ulaşanların her biri alanında temel kaynak niteliği taşımaktadır. es-Sahîh’i, yazılmış en sağlam, en güvenilir kitap olarak kabul edilmiş ve teberrük vesilesi edinilmiştir. Ümmet, zor zamanlarda ve bazı ihtiyaç durumlarında Buhâr-i Şerîf hatimleri gerçekleştirerek Allah Te’âlâ’ya yönelmiştir.
Maruz Bırakıldığı Haksızlıklar ve İstikameti
Büyükleri büyük yapan, ilmî şahsiyetleri, emek ve eserleri kadar çektikleri çileler, mücadeleleri ve sergilemiş oldukları müstakim duruşlarıdır. İmam Buhârî Hazretlerinin akıbeti de maatteessüf buna uygun olmuştur. İmam Ahmed b. Hanbel (Rahimehullâh)’in maruz kaldığı halku’l-kur’ân fitnesi bu sefer M’utezile eliyle değil, kendisini nispet ettiği ekole sahip kimseler eliyle tersinden hortlatılmış ve İmam Buhârî Hazretleri hedef haline getirilerek haksız bir şekilde zulme maruz bırakılmıştır.
Birileri âhir ömründe, muhtelif sebeplerle onun kadrini tenkis etmeyi amaçlamışsalar da, ilâhî adalet tecelli etmiş ve İmam Buhârî Hazretleri’nin hakkı teslim edilerek ümmetin sağlam kulp olarak gördüğü bir şahsiyet; ümmetin, peygamberiyle arasındaki en kuvvetli bağ olmuştur. İnanıyoruz ki, Mü’minler yeryüzünde var olduğu müddetçe, onun kadri ve kıymeti aynen böylece kıyamete kadar tasdik edilecektir.