Kendisine talebelik etmiş olan İmam Şâfiî (Rahmetullâhi Aleyh) anlatıyor:
İmam Mâlik’in kapısında bağlı cins atlar ve bir de katır gördüm ve:
– “ne güzel!” dedim.
– “Al, hepsi benden sana hibe olsun.” dedi.
– “Binmen için birini kendine ayır.” dedim; şöyle karşılık verdi:
– “Allah’ın Peygamberi’nin gezdiği toprakta hayvan sırtında gezmekten hayâ ediyorum.”
Talebelerinden biri şöyle demiştir:
– “İmam Mâlik bizimle beraber oturduğu zaman sanki bizden biriymiş gibi olur, bizimle beraber söze dalar, bizden daha çok tevazu gösterirdi. Fakat hadis-i şerif rivayetine başladığı zaman, artık sözü bizde heybet hissi uyandırır; sanki bizi tanımıyormuş, biz de kendisini tanımıyormuşuz gibi konuşurdu.” (Ebu Zehra, İmam Mâlik, 53)
İmam Malik, Hadis dersine çıkmadan önce abdest alır, güzel elbiselerini giyer, güzel koku sürünürdü. Ders boyunca vakar ve sekinetin muhafazasına dikkat ederdi. Bir keresinde Ebû Hâzim’in meclisine gitmiş, yer bulamadığı için ayakta kalmıştı. Ebû Hâzim’in naklettiği hadisleri yazmadığını görenler bunun sebebini sorduklarında şöyle demişti:
– “Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)‘in hadislerini ayakta iken almayı uygun görmedim.” (el- Halîlî, el- İrşâd, 26)