Medenî bir hayat anlayışına uygun olarak, toplum içerisinde yaşama zaruretiyle yaratılan insanoğlu, ömrü boyunca bazen maddî varlık, bazen ise yoksulluk ile imtihan hâlindedir. Dîn-i Mübîn-i İslâm’ın vazetmiş olduğu malî ibadetler, işbu dengeyi sağlayıp korumaya yöneliktir.
Farz veya vâcib olan malî ibadetlerden daha geniş olarak; belirli bir nisap, vakit yahut herhangi bir ölçüye bağlı olmayan, tüm zamanların ibadeti infak, İslâm ümmeti içerisinde söz konusu dengeyi muhafaza ederek daimî kılmanın temel unsurudur.
Maddî varlığı infak anlayışıyla sevk etme hususunda ihtiyaç sahipleri, düşkünler ve eğitim müesseselerinin sıcak yemek ihtiyacını karşılamak, başta gelen faaliyetlerdendir. Nitekim yüksek İslâm Medeniyetinin temel yapıtaşlarından biri olan imaretler, bu geleneğin tezahürüdür.
İhtiyaçları Gözeten, Cami Merkezli Hayat
Çevresiyle mübârek kılınan Mescid-i Aksa’da Hazreti Süleyman’ın inşa ettirdiği mabed ve hükümdar peygamberler devrinde gerçekleştirildiğini peygamberler tarihinden haber aldığımız faaliyetler, mescid merkezli hayatın önemini anlatır. Ruhsal açıdan sağlıklı bir toplum inşa etme konusunda örnek zamanlar, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin Yesrip’e hicret ettikten sonra kurduğu Medîne-i Münevvere’deki Mescid-i Nebevî ile zirve bir anlayışa yükselmiştir. Ensâr ve Muhâcir arasındaki kardeşlik anlaşması, paylaşmanın tarihte hiçbir zaman kazanmadığı bir idrak seviyesine ulaşmıştır. Ümmet-i Muhammed bu anlayışı asırlar boyunca muhafaza ederek günümüze taşımıştır. Cami merkezli inşa edilen şehirlerde külliyelerin yapıtaşı olarak faaliyete geçirilen imarethanelerin mutfağında pişirilen yemekler; çevredeki ihtiyaç sahiplerine, ilim yuvalarına ve diğer müesseselere ikram edilmiştir.
Sultan Selim Külliyesi’nin İmareti
İslâm merkezi İstanbul’un ilim ve irfan membaı Fatih ilçesinde inşası Kanuni Sultan Süleyman devrinde tamamlanan Sultan Selim Han Külliyesi, tarihimizdeki külliye anlayışının temel örneklerinden biridir. Cami, iki tabhane, türbeler, mektep, hamam, medrese, kervansaray, darüşşifa, darüzziyafe, meşruta binası ve çeşmeden müteşekkil bu güzide şaheserin günümüze ulaşmayan bir de imaretinin bulunduğu kaydedilmektedir.
Bugünkü lisenin yerinde olduğu anlaşılan ve vakfiyesinde kiler, ambar, yemekhane ve matbahın bulunduğu belirtilen imarethanenin, mektepte ilim tahsil eden talebeler başta olmak üzere medreseye ve çevredeki ihtiyaç sahiplerine hizmet verdiği anlaşılmaktadır. Bu durum vakfiyelerde genellikle, “fukaraya, gurebaya ve talebeye hizmet” ibaresiyle yer almıştır.
Tarihi Yok Sayan Köhne Zihniyet
Tarih sahnesinde boy gösterdiği dönemde en güçlü devletlerden biri olan Sâsânî’yi sadece on küsur senede diz çöktürüp yerle yeksan edebilecek bir medeniyetin temellerini atan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’in davasına yönelik küçümser ifadeler kullanan cahil nadanların toplumumuz içerisinde hâlâ görülebilmesi ne hazindir. Konuşmalarında o yüce Nebî’nin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) izini takip eden İslâm Devletlerine ve saltanatını o yüce Nebî’nin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kurduğu medeniyetin devamı sayan, tarihin kesintisiz en uzun hüküm süren hanedanı Osmanlı büyüklerine her fırsatta hakaret etmeyi marifet zanneden köhne zihniyetin, temsil makamlarında bulunduğuna şahitlik etmek ne acıdır. Bu anlayışların milletimizi getirdiği noktanın ne derin bir uçurum olduğu gerçeği, geçmişle yapılacak bir muhasebe ve mukayese ile çok kolay anlaşılabilecektir.
İsmailağa Külliyesi Aşevi
Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra, sadece Sultan Selim Hân Külliyesindeki örneğinden bahsetmiş olduğumuz hayır müesseseleri de merkezini teşkil eden camiler gibi toplum hayatından çıkarıldı. Yakın zamanda idarî merkezler ve bazı sivil toplum kuruluşları tarafından tekrar hayata geçirilen aşevleri, infak kültürünün yaygınlaşmasıyla birlikte hizmetlerini icra konusunda toplum içerisinde zaruri olan yerini tekrar kazanmaya başladı.
Dua ve desteklerinizle inşaya muvaffak olduğumuz İsmailağa Külliyemiz vesilesiyle, Sultan Selim Hân Külliyesinin bulunduğu mevkide “Hadis İhtisâs” şubemiz ve talebelerin ihtiyaçlarını karşılayan aşevimizle o mukaddes geleneği yaşatıyoruz. Mevlâ Teâlâ’nın hayır işlerinde yardımlaşma ve yarışmaya yönelik emirleri, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’in nasihatleri, ecdadımızın ve meşayihimizin hassasiyetlerine uygun olarak İsmailağa Derneği’mizin çatısı altında hayata geçirdiğimiz aşevi hizmetlerimizi, günbegün büyüterek ve geliştirerek daha ilerilere taşımayı hedefliyoruz.
Şeyhimiz Mahmud Efendi Hazretlerimizden (Kuddise Sirruhû) öğrendiğimiz usûlle, Hasan Efendi Hocamızın riyasetinde hayır sahiplerinin bağış ve destekleriyle sürdürdüğümüz faaliyetlerimiz, günlük on bin kişi kapasiteli aşevimizin hizmetleriyle her geçen gün ilerliyor. Daha çok talebe ve ihtiyaç sahibine ulaşmak için çalışmalarımız büyük bir gayretle devam ediyor. İlim ve kardeşlik yolunda beraber yürümek, hizmetlerimize destekte bulunmak için lütfen tıklayınız.