İslâm’da ‘ilim’ denilince, akla ilk gelen ‘dinî ilimler’ olmuş, geri kalan ilim dallarına genel olarak ‘fen’ denilmiştir. Günümüzde ise bunlar ‘bilim’ adıyla ele alınmıştır. İslâm medeniyetinde dinî ilimlere verilen önem ve değer, dünyadaki başka hiçbir medeniyette örneği olmayan bir gerçektir. İnsanlık tarihinde hiçbir inanç sistemi ve yapısı, İslâmî ilimler kadar revaç görmemiş, inanılan sistem ile alakalı yazılan ne varsa, Müslümanların din alanında yazdıklarının %1’ine ulaşabilecek kadar az olmuştur. Her nerede ve her ne zaman olursa olsun Müslümanların kurdukları devletlerin başşehirleri, hep ilim merkezleri hâline gelmiştir; Mekke, Medine, Basra, Kûfe, Şam, Kudüs, Rey, Buhara, Semerkant, Hint alt kıtası, Konya, İstanbul, Kahire, Fas, Endülüs gibi coğrafyalar bir zamanların ilim başkentleri arasındadır.
Dinî ilimleri baş tacı eden başka bir medeniyet henüz yeryüzünde görülmemiştir. İslâm medeniyetinin kendine özgü en belirgin özelliği ‘ilim’dir ve başka hiçbir medeniyette ilim bu kadar belirleyici olmamıştır. Sayıları yüzlerle ifade edilen dinî ilimler, Nizamiye Medreseleri ve Fatih Medreseleri gibi mümtaz medreselerde yüzyıllarca okutulmuş, Müslümanlar İslâm diyarlarını medreselerle donatmış, ilimle âbâd olmuşlardır. Ayrıca, Müslüman âlimler kadar din sahasında din adamı yetiştiren başka bir millet olmamıştır.[1]
İslâm’a Göre Bilim ve Teknoloji
Doğduğu günden itibaren hızla gelişip büyüyen İslâm toplumu, dünya ve âhiret işlerini birbirinden ayırmadan, toplumun ve fertlerin gittikçe artan ihtiyaçlarını karşılamak için her sahada yüksek seviyede eğitim ve öğretimi zorunlu görerek gerekli eğitim kurumlarını tesis etmiştir. İnsanın maddî ve manevî yönüne faydalı olacak her türlü bilim sistemini inşa etmiş, geliştirmiş, bunu yaparken de İslâmî ölçülere azami derecede riayet etmiştir. Atomun yapısını çözmüş, onun bir tür enerji/ateş olduğunu bilmiş, fakat onu insanlığı yok eden bomba yapmak yerine, onunla Allah Te‘âlâ’nın varlığını, birliğini ispata çalışmışlardır.[2] İslâm’a göre bilim ve teknoloji, eşyanın, varlıkların hakikatini, ne olduğunu ortaya koymaya, anlamaya hizmet eder. Bilim ve teknolojinin asıl gayesi, insanı Allah Te‘âlâ’nın varlığına götürmesidir.
Bütün bilim dalları ile bilimin tatbiki olan teknoloji, çağlar boyu muhteşem bir medeniyet kuran Müslümanların elinde zuhur etmiş, büyümüştür.
İslâm Medeniyeti ve Bilim
Günümüz biliminin temeli İslâm medeniyetidir. İnsanlık adına faydalı, iyi, güzel ne varsa, Müslümanlar bu alanlara el atmış ve o alana ait özel bir bilim geliştirmişler ve ilgili alanda bilim müesseseleri inşa etmişlerdir. Önyargısız, şartlanmamış bir bilim adamının, ilmiyle Allah Te‘âlâ’nın varlığını ve birliğini sezebileceğine dair birçok hadîs ve âyetlerde doğrudan veya dolaylı işaret vardır. Hiçbir Müslüman bilim adamı yaptığı bilimsel buluş veya teorisinden dolayı, Hristiyanlıkta olduğu gibi ateşe atılarak ya da işkenceyle öldürülmemiştir. Burası başlı başına ele alınması gereken ve önem arz eden bir konudur ki, günümüzde Müslümanları ‘gerici’ olarak gören şaşı ve şaşkın bir zihniyetin her fırsatta İslâm’a ve Müslümanlara yönelik saldırılarına verilebilecek en güzel cevaptır.
Oysa bin yıl önce kaleme aldığı muhteşem eseri Kutadgu Bilig’de Yusuf Has Hacib şöyle demiştir:
Bilgiyi büyük bil ve anlayışı ulu; bu iki şey yükseltir seçkin kulu.
Anlayış nerede olursa, orası ululuk bulur; bilgi kimde olursa, o büyüklük bulur.
Anlayışlı olan anlar, bilgili olan bilir, bilen ve anlayan daima dileğine erişir.
Bilginin manasını bil; bak, bilgi ne der, bilgi, bilen insandan hastalığı uzak eder.
Cahil kişi hep hastalıklı olur, hastalık tedavi edilmezse kişi çabuk ölür.
Anlayışın insana faydası çok olur, insan bilgiyi bilirse aziz olur.
Bütün işlerini anlayışla yerine getir, eline geçen zamanı bilgiyle israftan koru.[3]
Ey Rabbimiz! Bizleri daima faydalı ilimlerle rızıklandır! Faydası olmayan her türlü ilmin şerrinden muhafaza et! Allah’ım, ilmimizi irfana dönüştür! Âmîn.
Dipnotlar
[1] Sırâtımüstakîm Mecmuâsı, Sy. 1, s. 312.
[2] İslam’da Bilim ve Teknoloji Tarihi, s. 6.
[3] Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, s. 115.