Bu yıl Milâdî 11 Aralık 2016 tarihine tekabül eden Mevlid Gecesi, sünnetin ihyâsına azamî önem veren câmiâmız tarafından, dinî açıdan ehemmiyetli ve fazîletli diğer gün ve gecelerde olduğu gibi, vakıf merkezimiz olan İsmailağa Camiimizde hep birlikte ihyâ edildi.
Hatm-i şerîf ile karşılanan bu mübârek gecenin ihyâsı, cemaatle edâ edilen akşam namazı ve kılınan evvâbin namazını müteakip yemek salonumuz başta olmak üzere, vakıf binamızın her katında kurulan iftâr sofralarında, davetimize icâbet eden ihvânımız ve gönül dostlarımıza sunduğumuz ikrâmlar ile devam etti.
Davete iştirak eden misafirlerimizin bir kısmını cemaatimize mensup ihvânımız oluştururken, bir kısmı ise belki de tekkemizle ve tekke ikrâmımızla ilk kez tanışan kimselerden oluşuyordu. Tanışmalar, hoşsohbetler, ihyâ edilen gecenin fazîletinin de bilinciyle nezâketin elden bırakılmadığı bereketli bu meclis, yapılan yemek duasıyla beraber kısa bir sohbete de ev sahipliği yaptı. İkrâmın sona ermesinin ardından yatsı namazını edâ etmek üzere Câmii Şerîfe intikal edildi.
İsmailağa Camii Şerîfi İmam Hatibi Salih Topçu Hoca Efendinin Sohbeti
İsmailağa camii, haftanın her günü ikindi namazını müteakip gerçekleştirilen sohbetler, Cuma vaazı ile önemli gün ve gecelerde gerçekleşen sohbetlerle, adeta bir sohbet merkezi niteliği taşımaktadır. Hanım cemaatimiz de bu sohbetleri, ses sistemi vasıtasıyla camimizde kendilerine tahsis edilmiş olan bölümde dinleyebilmektedirler. Ayrıca Pazar günleri erkeklere, pazartesi günleri hanım cemaate dönük olarak Yavuz Sultan Selim Camiinde gerçekleştirilen sohbetler de yine İsmailağa Camiinden dinlenilebilmektedir.
Camimizin bu vasfı doğrultusunda, mübârek mevlid gecesi münasebetiyle de camimiz İmam Hatibi Salih Topçu hoca efendi tarafından yatsı namazını müteakip İsmailağa kürsüsünden sohbet edildi. Bu sohbet meclisiyle, mübârek geceleri ihyâ açısından son derece önem taşıyan ‘ilim meclisinde bulunma’ faziletine erişebilme ümidinin lüzûmu yerine getirilmeye çalışıldı.
Salih Topçu Hoca Efendinin Sohbetinden Notlar
Salih Topçu hoca efendi bir buçuk saati aşkın bir sürede tamamladıkları sohbetlerine, böyle mübârek bir geceyi, bizleri bir araya toplayarak hep birlikte ihyâ etmeye muvaffak kılan Allah Te‘âlâ’ya hamd ederek başladılar. Gecenin de anlam ve ehemmiyetine binaen mevlidin ne olduğunu açıkladıktan sonra ifadelerini; Süleyman Çelebi merhûmun ‘vesîletü’n-necât’ adlı meşhûr mevlidinden bazı beyitler aktararak, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in evsâfından, hasâis ve fazîletlerinden, güzel ahlâkı ve bizler için en güzel örnek oluşundan, sünnetinin bizler açısından önemi ve bağlayıcılığından bahsederek sürdürdüler. Sohbetin devamında sünnet düşmanlarının bazı iddialarına da temas eden hoca efendi, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i devre dışı bırakmaya çalışanların dünyevî ve uhrevî akıbetlerine de temas ettiler.
Mevlid gecesi vesilesiyle, O’nun (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) gönderilmesinin bizler için ferahlık ve sevinç vesilesi olduğu hususu önemle vurgulandı. ‘Peygamberlerin varisleri’ konumunda bulunan Allah dostlarının ehemmiyetinden de bahis açılarak sürdürülen sohbet, ümmetin güncel problemleriyle devam etti.
“Mevlid-i Nebî demek; bütün bâtıl yol ve davaları terk edip, Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetine dönmektir” diyen hoca efendi, Batı’nın peşine takılıp devam eden politikalardan ümmete hiçbir fayda gelmeyeceğini özellikle vurguladılar.
Sırası geldikçe sohbetinin örtüştüğü kesitlerde Risâle-i Kudsiyye’den beyitler nakledildi. Efendi Hazretelerimizin (Kuddise Sirruhû) bazı olaylar karşısındaki örnek tavırlarını ve sözlerini de hatırlatan hoca efendi, dün (10 Aralık 2016 Cumartesi) akşam gerçekleştirilmiş olan terör saldırıları sebebiyle Memleketimiz üzerinde emelleri olan şer odaklarıyla ilgili uyarılarda bulundular. Ecdâdımızın ve Batı’nın tarih boyunca sergiledikleri hareket tarzını mukayese ederek fetih ve işgal arasındaki farka temas eden hoca efendi, Endülüs tecrübesini hatırlattılar; Batı’nın kanlı tarihinden örnekler aktardılar.
Halep başta olmak üzere, yeryüzünün muhtelif coğrafyalarında zulüm altında bulunan din kardeşlerimizin ahvâli gündeme getirildi. Bu bölgelerde yaşanan drama ve ümmetin bu duruma düşmesinin sebeplerine temas eden hoca efendi, yapılacak duâlarda müşkül durumda bulunan kardeşlerimize de yer verilmesi konusunda hatırlatmalarda bulundular.
Kelime Tercümesiyle Şemâil-i Şerîf Okundu
Camimiz İmam Hatibi Salih Topçu hoca efendi, bizzat tercüme ettikleri, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in fiziksel özelliklerini ihtiva eden Şemâil-i Şerîf’i kelime manası ve toplu manasıyla beraber şerh ettiler. Açıklamaya geçmeden önce Hazreti Hasan (Radıyallâhu Anh)’den gelen Şemâil-i Şerîf rivâyetinin oluşum sürecine özellikle dikkat çekildi; Hazreti Hasan ve dayısı Hind İbnu Ebî Hâle (Radıyallâhu Anhumâ) ile aralarında geçen mükâleme anlatılarak, tarîkat-i âliyyedeki râbıta ile benzerliği vurgulandı.[1]
Mü’minin Silahı Dua
Sohbetin sonunda ümmetin sıhhat ve selâmeti, zuhur etmiş olan fitnelerin iptali başta olmak üzere, bütün olumsuzluklardan halas olmamız için hep birlikte duâ edildi. İsmailağa Camii İmam Hatibi Salih Topçu hoca efendinin sohbet ve duâsının ardından gerçekleşen musâfaha ile camimizdeki merasim sona erdi.
Daha nice mübarek gün ve geceleri, böylece hep bir arada ihyâ edebilme temennisiyle…
Dipnotlar
[1] Metni uzun olan bu rivâyetin özellikle dikkat çekmiş olduğumuz mükâlemeyi içeren kısmı şu şekildedir:
“Dayım Hind İbnu Ebî Hâle’ye Nebî (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in şemâili hakkında sordum. O, çok güzel vasfeden biriydi; şemâilinden bana (hayalen) takılacağım ve bağlanacağım bir şeyi vasfetmesini şiddetle arzu ediyordum.” (Tam metni için bkz. et-Tirmizî İmam Ebû İ’sa Muhammed, Şemâil-i Şerîfe, Hilal Yayınları, Ankara,1976, c.I, s. 18-19) Rivâyette yer alan ve Hazreti Hasan (Radıyallâhu Anh)’ın ‘dayım’ şeklinde tanımladığı Hind İbnu Ebî Hâle (Radıyallâhu Anh), Hazreti Hatice (Radıyallâhu Anhâ) validemizin, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ile izdivâcından evvel doğmuş bir oğlu olup, bu yolla Hazreti Fâtıma (Radıyallâhu Anhâ) validemizin üvey kardeşidir. Bu zât genç yaşta Müslüman olmuş ve Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in terbiyesinde yetişmiş; konuşmasının güzelliğiyle şöhret bulmuştur. Medine’ye hicret edenler arasında bulunup ‘Muhâcir’lerden olma şerefine erişmiş, Bedir ve Uhûd gazvelerinde de yer almıştır.