Mahmud Efendi Hazretlerimizin “Medrese ve icazete önem verelim, her yerden hoca istiyorlar. Bir an önce Dîn-i Mübîn-i İslâm’a hizmet için kendimizi yetiştirmeye gayret edelim, iş işten geçmeden uyanalım” sözünü düstûr edinerek inşâ etmeye muvaffak olduğumuz İsmailağa Külliyesi ilk meyvelerini verdi.
Yavuz Sultan Selim Camii, bugün İslâm adına çok büyük bir merâsime ev sahipliği yaptı. İbtidâi medrese eğitimlerinin akabinde İsmailağa Mahmûd Efendi İhtisâs ve Tekâmül medreselerinde okumaya hak kazanıp burada yüksek seviye İslâmî ilimler tedrîsâtını başarıyla tamamlayarak mezun olan 350 hoca efendiye, Kıymetli Hocalarımızın iştirakiyle icâzetnameleri takdim edildi.
Merâsime teveccüh ve iştirakinizden, hizmetlerimize yönelik katkı ve desteklerinizden dolayı şükranlarımızı sunarız. Mezunlarımızın hizmet ve başarılarının devamını diler, Efendi Hazretlerimizin: “Kum taneleri kadar hoca lâzım” öğüdü mûcibince, daha nice medreseler açıp hocalar mezun edebilme konusunda ve bilcümle hizmetlerimizde bizi muvaffak kılmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.
İcâzetnâmenin Önemi
İcâzet mefhumunun, İslâmî ilimlerin her bir alanında farklı bir anlam ve hususiyeti vardır. Genel ilmî icâzet ise; bir hocanın, yetiştirmiş olduğu talebenin ilim tahsilini belirlenen eğitim ve öğretim programı çerçevesinde başarıyla tamamladığına ve aynı eğitimi talebelere verebilecek kapasite, birikim ve en önemlisi de güvene sahip olduğuna yönelik onayını ifade eder.
Birbirine kesintisiz biçimde eklenmiş halkalardan oluşan icâzet silsilesinde hocalar kronolojik olarak sıralanır. Bu liste, mezun olan talebenin hocasından başlayarak Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e, ondan Cebrâil (Aleyhisselâm)a ve -manevî yolla- Allah Te‘âlâ’ya ulaşır. İcâzet alan kişi, bu silsilenin bir halkası olur. Bu altın zincire eklenmek, hayatta ulaşılabilecek en büyük şereflerdendir.