Ehl-i sünnet ve’l cemaat itikadı kaideleriyle birlikte tahsili elzem olan en mühim ilim, İslam’ın beş şartı olup, onların en önemlilerinden birisi de dinin direği namazdır. Namazın anahtarı da eksiksiz abdest alabilmek, taharet ve temizliktir.
Abdest öncesi temizliğin en önemli konuları ise istibrâ ve istincâ olarak karşımıza çıkmaktadır. Küçük abdest bozduktan sonra idrar sızıntılarının tamamen kesilmesi için biraz hareket etmek, yürümek veya öksürmek gereklidir. Bu amaçla yapılan bekleme işlemine istibrâ denir.[1]
İstibrâ, insanların adet ve tabiatlarına göre farklılık arz edebilir. Bazıları yürüyerek, bazıları öksürerek, bazıları da ayaklarını hareket ettirerek istibrâ yapabilir.[2] Kadınların istibrâ yapmaları gerekmez. Bir süre beklemeleri yeterlidir. İdrar sızıntılarının tamamen kesildiğine kanaat getirmeden abdeste başlamak kesinlikle caiz değildir. Zira abdest alırken veya sonrasında meydana gelebilecek en küçük bir sızıntı, abdestin geçerliliğine engel olur.
Yezdâd el-Yemânî (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), “Sizin biriniz idrar yaptıktan sonra tenâsül uzvunu üç kere kuvvetlice çeksin” buyurmuştur.[3]
İdrar sonrası abdest alınmayacak olsa bile geriye kalan sızıntının elbiseye bulaşacağı açıktır. Sızıntı, af miktarı olan avuç içi kadar yayılmayı aşarsa o pislenen elbise ile namaz kılmak da caiz değildir.
PAMUK KULLANIMI
Küçük abdest sonrası beklemeye vakti olmayanların veya vesveseye tutulanların pamuk kullanması tavsiye edilir. Yani, tahriş etmeksizin tenasül uzvunun ucuna bir kürdan üzerine sarılan pamuk yerleştirilir.[4]
İnsan akıntının kesildiğini zanneder, hâlbuki birkaç kere oturup kalktığında, kuvvetlice sümkürdüğünde yahut öksürdüğünde yolda kalan akıntı gelecektir. Bu yüzden kesinlikle ilk pamuk tenâsül uzvunun içine bırakılmamalı, mümkünse biraz hareketten sonra gelen sızıntı pamuğa çekilip etrafa bulaştırmadan atılmalı ve bu birkaç defa tekrarlandıktan sonra son pamuk uzvun içinde bırakılmalıdır. Sızıntılar pamukla birlikte uzvun ucunun dışına çıkarsa abdest bozulmuş olur.[5]
Hazreti Enes (Radıyallahu Anh)ın rivayetine göre, Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz, “Bevlden sakınıp uzak durun. Çünkü kabir azâbının umumu ondandır” buyurmuştur.[6]
Günümüzde maalesef Müslümanların bir kısmının istibrâ meselesine önem vermediği, heladan çıkar çıkmaz hiç beklemeden veya pamuk kullanmadan hemen abdest aldıkları görülmektedir.
İbni Abbas (Radıyallahu Anh) anlatıyor: “Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçiyordu. Şöyle buyurdu: ‘Bunlar azab olunuyorlar. Azab olunmaları da büyük birşey için değildir. Bunların biri idrardan sakınmaz idi. Diğeri ise lâf taşır, koğuculuk ederdi.’ Sonra yaş bir hurma dalı isteyerek ikiye ayırdı, bir parçasını kabirlerinin birinin üzerine diğerini de öbürünün kabrine dikti ve ‘Bu dallar kurumadıkça onlardan azabın hafifletileceğini umarım” buyurdu.[7]
İSTİNCÂ
Kan, meni, idrar ve dışkı gibi necasetlerin çıkmış oldukları yerleri temizlemek gerekir. Buna istincâ denir. Bu işlem avret yerlerini başkalarına göstermeden, varsa suyla yoksa küçük taşlarla yapılır. Kemik, kireç, kömür, tezek, bez, pamuk ve yazı yazılabilecek kâğıt gibi şeylerle yapılması mekruhtur.[8]
İstincâ, temiz olan kerpiç, tuğla, ağaç ve benzeri pürüzlü şeylerle de yapılabilir. Temizliğin sağ elle yapılması tenzîhen mekrûhtur. Nitekim Ebû Katâde (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), “Sizin biriniz bevl ederken sağ eliyle tenasül uzvunu tutmasın ve helada sağ eliyle silinmesin” buyurmuştur.[9]
Kurallarına riayet ederek abdest alan bir Müslüman, maddî kirlerden temizlendiği gibi, manevî kirlerden de arınmış ve temizlenmiş olur. Her yıkadığı abdest azası ile birlikte günahlarının dökülüp gittiği, mahşer gününde abdest azalarının her birinin ayrı ayrı parlayacağı müjdelenmiştir.
Dipnotlar
[1] Ahmet Mahmut Ünlü, Namaz Mesâili 1, Abdest Risâlesi, 26
[2] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, 91
[3] İbni Mâce, Tahâret: 19, no:326, 1/118
[4] İbrahim Halebi, Halebî Sağir, 62
[5] Ahmet Mahmut Ünlü, Namaz Mesâili 1, Abdest Risâlesi, 27
[6] Darekutnî, Sünen, 1/128
[7] Buhârî, Kitâbu’l-Vudû’, 60/81
[8] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, 90
[9] Müslim, Tahâret, 18