Yeryüzünün en eski mâbedi ve en mukaddes mekânı; Müslümanların kıblesi, istikameti ve kalbi Kâbe-i Muazzama’yı asıl farklı kılan, dinî ve mânevî anlamıdır. Mü’min gönüllerin Kâbe-i Muazzama’ya muhabbet ve bağlılığı, salgın hastalığa karşı alınan önlemler kapsamında etrafının bir süreliğine boşaltılmasıyla çok daha açık bir şekilde izhâr oldu. Binlerce kilometre ötedeki hatta dünyanın bir ucundaki mü’minler, her an Kâbe’yi düşünüyor, yakın çevresinin boş kaldığı görüntülerle endişeleniyor ve söz konusu hastalığı def ü ref etmesi ve mukaddes topraklara yönelik sefer ve ziyâretlerin devamı için Mevlâ Te‘âlâ’ya niyâzda bulunuyor.
Tavaf, sözlükte bir şeyin etrafında dönmek ve dolanmak demektir. Kâbe etrafında dönerek gerçekleştirilen tavaf, kâinatın ve yaratılışın özeti, teslimiyetin ve ilâhî takdire boyun eğişin sembolü sayılır. Evrende maddenin en küçük parçası olan atomdan, en büyük galaksilere varıncaya kadar her şey tavaf hâlindedir. Atomda elektronlar çekirdek etrafında baş döndürücü bir hızla dönerken, galaksiler de milyarlarca yıldız sistemleriyle galaksinin merkezi etrafında akıl almaz bir hızla dönmektedirler. Sanki hepsi kendilerini var eden ve yaratan Yaratıcıya ibadet etmektedirler. Kur’ân-ı Kerîm’de ifade edildiği gibi, her biri bir yörüngede seyretmektedir. (Yâsîn Sûresi: 40)
Galaksinin Sayısız Yıldızıyla Dönüşü Misali
Kâbe’nin etrafında tavaf eden on binlerce Müslümanın oluşturduğu tablo, bir galaksinin, milyarlarca yıldızıyla dönüşünü andıran bir manzara gibidir. Bu bakımdan tavaftaki mânevî hazzı tam anlamıyla elde edebilmek için varlığı yörüngeye bırakmak gerekir. Zaten Kâbe’nin çekim alanında yörüngeye girebilen bu mânevî akışa kendini bırakan, mü’minler denizinden bir damla olabilmenin zevkine erişir.
İnsan Kalbi ile Kâbe Arasındaki Mânevî Bağ
Tavafa, Kâbe sola alınarak başlanır. Bunun da simgesel bir anlamı vardır: Nazargâh-ı ilâhî olan insanın kalbi, ‘Beytullah’ yani Allah Te‘âlâ’nın eviyle karşı karşıya gelir tavafta. Allah Te‘âlâ, insanın şekline, kalıbına veya malına-mülküne değil, kalbine bakar. Bu yönüyle Kâbe ile insan kalbi arasında dikkat çekici bir ilgi vardır. Bu sebeple tavafta kişinin kalbi Kâbe tarafında yer alır. Bunda aynı zamanda tavafın ne kadar kalpten ve gönülden yapılması gerektiğine de bir işaret vardır.
Kâbe’nin etrafında mü’min olmanın zevki yaşanır. Allah Te‘âlâ’ya yakın olmanın tattırdığı bu zevki bir başka yerde bu kadar canlı ve bu kadar coşkulu bir şekilde yaşamak mümkün değildir. Bu kutsal mekânda tanık olunan yakınlaşma duygusu, hacıya kendi evinde olduğu hissini verir. Burada hacı, kendini sılaya kavuşmuş gibi hisseder. Çünkü Kâbe’nin yüzü kendisine öylesine tanıdık, kokusu öylesine bildik, sıcaklığı öylesine kuşatıcı gelir ki, mü’min için başka hiçbir sevgi bu denli çekici olamaz.
Tıpkı namaz kılarken olduğu gibi, Kâbe’nin etrafında tavaf eden insanlar arasında hiçbir ayırım yoktur. Burada mü’minler eşitlenir. Kişiyi diğerlerinden ayıran hiçbir işaret veya alâmet yoktur artık. Orada tevhidin simgesi olan birlik vardır. Burada mü’minler denizinde kaybolmak ve toplulukta erimek vardır.
Aşk ve Muhabbetle Dönen Pervaneler
Birisinin etrafında dönmek, âdeta onun etrafında pervane kesilmek, sembolik olarak yürekten bağlılığı ve onun için her şeyini feda edebileceğini gösteren bir harekettir. Bu bakımdan Beyt-i Atîk’ı tavaf, yalnızca Allah Te‘âlâ’ya yönelmenin ve yalnızca O’nun huzurunda eğilmenin ve O’ndan başkasına ibadet etmemenin fiilî bir göstergesidir.
Kâbe bir semboldür. Bu sembole yaklaşanların, Rabbimize yakınlığı ölçülür. Mesele, yalnızca fizikî planda Kâbe’nin yanında olmak değildir. Önemli olan, bu fizikî yakınlığı Rabbimize olan mânevî yakınlığı artırmaya vesile kılabilmektir. Nerede olursa olsun yüzü Kâbe’ye çevirirken gönlü de Allah Te‘âlâ’dan başka her şeyden çevirme bilincine ulaşabilmektir.
Yegâne İstikamettir Kâbe
Kâbe’nin, bütün Müslümanları bir noktada toplayan, her birinin ortak istikameti olma gibi birleştirici, bütünleştirici sembolik bir anlamı da bulunmaktadır.
Yeryüzünün ilk mabedinin etrafında, ibadetlerin özü olan ihlâsın en güzel örneklerine tanık olunur. Burada içtendir yakarışlar. Müslüman, af için Rabbine nihaî başvurusunu burada yapar. Burası, affedilmeden ayrılmama noktasıdır. Onun için daha ötesi düşünülemeyecek bir rahmet ortamında eller açılır rahmetin sahibine…