Bütün iyiliklerin başı Cenâb-ı Hakk’ı sevmektir. Dünyada saadetli bir hayat, ahirette de cennetin ebedî nimetleri bu sevgi sayesinde müyesser olur. Cenâb-ı Hakk’ı sevmek, O’nu bilmeye ve tanımaya bağlıdır. Çünkü insan, ancak bildiğini ve tanıdığını sever.
Allah Teâlâ Sıfatları ile Bilinir
Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de belirtilen sıfatları ile tanınır ve bilinebilir. 0, âlemlerin Rabbidir. Bütün alemleri yaratan ve yaşatan O’dur. O’ndan başka yaratıcı yoktur. Cenâb-ı Hakk’ı her şeyi gören ve bilendir. Yerde ve göklerde O’ndan gizli hiçbir şey yoktur. Her şeyi görür ve işitir. Hatta gönüllerde saklı olan şeyleri bile bilir. Rahmân ve Rahîm’dir, insanlara ve bütün canlılara sonsuz şefkat ve merhameti vardır. Yarattığı insanlardan kendisine inanmayan, küfür üzere yaşayanları bile yedirip içirmekte ve doyurmaktadır. İnsanları öldürüp sonra diriltecek ve huzurunda sorgulayacak olan yine Cenâb-ı Hakk’tır. Emirlerine uyup yasakladıklarından sakınmış olanları cennetle ve cennetin ebedî nimetleri ile mükâfatlandıracaktır. Her şeye gücü yeter. Kâinatta olan her şeyi, güneşi, ayı ve denizleri insanoğlunun hizmetine veren ve emrine amâde kılan O’dur.
Dâvûd (Aleyhisselâm)ın Duâsı
Her işimizde rehberimiz olan Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Cenâb-ı Hakk’ı sevmek ve itaat etmek noktasında da bizim için en güzel örnektir. Allah sevgisi insanı Rabbine yaklaştırır ve O’nun rızasını kazanmasına sebep olur. Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: “Dâvud (Aleyhisselâm)ın duâsından birisi şöyle idi: “Allah’ım! senden senin sevgini ve seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine beni ulaştıracak amelleri dilerim. Allâh’ım! senin sevgini, nefsimden çoluk çocuğumdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl.”[1]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Cenâb-ı Hakk’a olan engin ve samîmî muhabbeti sebebiyle O’na ibâdet etmekten büyük bir haz duyardı. Hadis kitaplarımız, Peygamber Efendimizin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) gece namazında ayakları şişinceye kadar ayakta durduğunu haber vermektedir. Kendisine -Ey Allah’ın Resûlü, yüce Allah seni bağışlamışken bu kadar zahmete neden katlanıyorsunuz? Dediklerinde, O: “Niçin Allah’a şükreden bir kul olmayayım”[2] buyurmuştur. Şüphesiz ki Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ibâdete olan ihtiyâcı bizden daha azdı. Zira o zaten Cenâb-ı Hakk’a en sevgili olan kuluydu. Durum böyleyken Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bu tavrından büyük ibret almak lazımdır.
Eğer Allah’ı Seviyorsanız…
Allah Teâlâ’yı sevmek, O’nun gönderdiği son Peygamber Muhammed Mustafa (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e uymakla olur. Peygamber Efendimizi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) örnek almayan, onun sünnetine uymayan ve uygulamayan kimsenin, “Allah’ı seviyorum” demesinin bir anlamı yoktur. Kur’an-ı Kerim de bu konuda şöyle buyurulmaktadır:
(Habîbim! Ehl-i Kitap, müşrik veyâ Müslüman; Allâh’ı sevdiğini iddiâ eden herkese) de ki: “Eğer siz Allâh’ı seviyor olduysanız, bana hakkıyla uyun ki Allâh da sizi sevsin (sizden râzı olup sevap versin) ve sizin için günahlarınızı örtsün. Allâh (Kendisini sevenlerin günahlarını çokça bağışlayan bir) Ğafûr’dur, (Habîbine uyarak sevgisini kazananlara da çok acıyan bir) Rahîm’dir.”[3]
İnsanın sadece, “Allah’ı seviyorum” demesinden bir şey çıkmaz. Zira âinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Allah Teâlâ’yı sevmek demek, O’nun Peygamberi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i de sevmek demektir. Peygamberi sevmek demek ise, onun izinden gitmek ve her işte onu örnek almaktır.
Allah Filanı Seviyor, Onu Sen de Sev…
Allah Teâlâ, kendisini seven ve itaat eden kullarını sever ve başkalarına da sevdirir. Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)ın anlattığına göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu hususta şöyle buyurmuştur.
“Allah Teâlâ bir kulunu sevdiği vakit, Cebrail (Aleyhisselâm)a, “Allah filanı seviyor, onu sen de sev’’ diye emreder. Cebrail de onu sever ve gök ehline, “Allah filanı seviyor, siz de onu seviniz’’ diye seslenir. Bunun üzerine göktekiler o kimseyi severler. Sonra da yeryüzünde onun sevgisi kalplerde yerleşir.”[4]
Görmediğimiz İslâm alimlerine duyduğumuz sevgi ve saygının sebebi bu hadisi şerifte beyan edilmektedir. Geçtiğimiz günlerde vefât eden kıymetli şeyhimiz ve üstâdımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin cenâzesinde, kendisini ömürlerinde bir kez dahi görmeyen ve ziyaret etmeyen yüzbinlerce kardeşimizin bulunması bunun en güzel örneklerindendir. Şüphesiz ki Mahmud Efendi Hazretlerimize olan bu sevgi ve saygı, kendisinin Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sünneti kılı kırk yararcasına yaşamaya çalışan bir ömür geçirmesi vesilesiyledir.
Allah Teâlâ’nın rızası için birbirini sevenler hakkında ise Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ kıyamet gününde “Benim için birbirini sevenler nerededir? Onları gölgemden başka gölge bulunmayan bir günde arşımın gölgesinde gölgelendireceğim’’ buyurur.”[5]
Dipnotlar
[1] Tirmizî, Dâvûd, 73.
[2] Buhârî, Teheccüd, 6.
[3] Âl-i İmrân Sûresi, 31.
[4] Buhârî, Bedi’l-Halk, 6; Müslim, Birr, 48.
[5] Müslim, Birr, 12.