Geçmişten günümüze insanoğlunun ve hususen günümüz insanlarının en büyük problem ve krizlerinden biri de geçimsiz olmaları, işleri zorlaştırmalarıdır. İslâm’ı doğru yaşamak hem Müslümanların birbirleri ile geçimlerini güzelleştirecek hem de kâfirlerin İslâm’ı daha doğru tanıyıp kalplerinin yüce dinimiz İslâm’a ısınmasına vesile olacaktır.
Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ashabına, inşalara kolaylık göstermelerini, zorluk çıkarmamalarını emreder, insanları korkutmayıp onlara müjde vermelerini tavsiye ederdi. Mesela, Ebû Mûsâ el-Eş’arî (Radıyallâhu Anh) ile Muâz İbni Cebel (Radıyallâhu Anh)ı Yemen’e zekât memuru olarak gönderirken onlara bu şekilde tavsiyede bulunmuştu. Zekâtı toplarken kimseye zorluk çıkarmamalarını, anlayışlı davranmalarını nasihat etmiş, almaları gerekenden fazlasını veya kendilerine zekât diye verilenden daha iyisini almamalarını söylemişti. Bunun yanı sıra Müslümanlara, yaptıkları ibadetlerden dolayı elde edecekleri ecir ve mükâfattan bahsetmelerini, işledikleri günahlar sebebiyle onları Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden ümit kesecek şekilde korkutulmamalarını emretmiş ve şöyle buyurmuştur: “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.”[1]
Zorluk Çıkarmak İçin Gönderilmedik
Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bu emri, İslâm’la şereflenmiş herkese yönelik bir emirdir. Kendilerine “Siz kolaylık göstermek için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil”[2] buyurulan bütün Müslümanlar, İslâm’ın güzelliğini, fıtrata uygunluğunu, insana derin bir huzur verdiğini, cemiyet huzurunun da ancak İslâm’la sağlanabileceğini bilmeyen kimselere son derece anlayışlı davranmak zorundadırlar. Zira insanlar bilmedikleri şeylerin düşmanıdır.
İslâm’ı Bilmeyenlere Karşı Tavrımız
İslâm’ı bilmeyenlerin ona şüpheyle bakması, soğuk ve çekingen davranması gayet doğaldır. Zira hem İslâm diyarında yaşayanlara hem de İslâm’ı tanımayanlara uzun zamandan beri bu güzel din kasıtlı olarak yanlış tanıtılmıştır. Batılıların İslamofobi dedikleri bu empozeye göre İslâm’ın (hâşâ) barbarlık dini olduğu söylenmiş, insan ruhuna önem vermediği anlatılmış, hatta şer‘î cezalar ön plana çıkarılıp İslâm’ın el-kol kesmekten ve kırbaçlamaktan başka bir şeye yaramadığı propaganda edilmiştir.
Çocukluğundan beri bu iftiraları duyarak yetişmiş, İslâm’ı tanıyan, bilen ve onu yaşayan biriyle karşılaşmamış bir kimseye, sen dinimiz aleyhinde konuşuyorsun diye katı ve sert davranmak, İslâm düşmanlarına yardım etmek ve onları propagandalarında haklı çıkarmak olur. Bu tür bir davranış yine küffarın işine gelir. Ancak şunu da unutmamalıdır ki katı İslâm düşmanı ve küfrü şiddetli olan kâfirlere karşı İslâm’ın izzetiyle hareket etmek gerekmektedir.
Sen Onlara Kaba ve Katı Olsaydın…
Böyle bir durumda her Müslüman, kendini Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından İslâm’ı öğretmek üzere görevlendirilmiş bir kimseymiş gibi düşünmelidir. Hakikaten de öyledir. Zira Müslümanın en önemli işi dinini yaşamak, öğrenmek ve öğretmektir. Karşımızdaki şuurlu ve sert bir İslâm düşmanı değilse ona kolaylık göstermeli, zorluk çıkarmamalıyız. Böyle kimseleri müjdelemeli, korkutmamalıyız. Cenâb-ı Hakk’ın Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e indirdiği “Sen onlara kaba ve katı yürekli olsaydın, etrafından dağılıp giderlerdi.”[3] âyet-i kerîmesini hatırımızdan çıkarmamalıyız.
Bu dünya amel yeridir. Ahiret ise cezâ yani amellerin karşılığının verileceği diyarıdır. Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) burada dünyaya ait olan işlerde insanlara kolaylık gösterilmesini, âhiret ile ilgili işlerde ise hayırlı vaatler, sevindirici müjdeler verilmesini buyurmuştur. Mesela yeni Müslüman olmuş bir kimseye gösterilen kolaylık, onun dine ısınmasına ve sevincinin artmasına sebep olur. Şiddet gösterilmiş olsa dini kabul etmez veyahut da dinde sebat göstermeyip dönebilir. İşte bu, İslâm’ın ilk yıllarında yeni Müslüman olanlara bu şekilde uygulanmıştır.
Cenâb-ı Hakk Kullarına Kolaylık Diler
Diğer taraftan Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), “Allah, Refîk (yani kullarına karşı çok lütufkar)dır. Dolayısıyla her işte yumuşaklık(la muamele edilmesin)i sever”[4] buyurmakta, Cenâb-ı Hakk’ın kullarına hep kolaylık gösterdiğini ifade etmektedir. O’nun her şeyi kullarının işine yarayacak ve hayatı kendilerine kolaylaştıracak tarzda yaratması, öte yandan onlara yapmalarını emrettiği hayır ve ibadetleri de kolayca yapılabilecek tarzda emretmesi bunu göstermektedir. Bütün bunlar Cenab-ı Hakk’ın kulları için hep kolay olanı tercih ettiğini ortaya koymaktadır.
Cenâb-ı Hakk cümlemizi kolay geçimli, yumuşak huylu ve müjdeleyen kullarının zümresine ilhak eylesin. Âmîn Yâ Muîn…
Dipnotlar
[1] Buhârî, İlm, 11; Müslim, Cihâd, 8.
[2] Ebu Dâvûd, Tahâret, 136.
[3] Âl-i İmrân Sûresi, 159.
[4] Buhârî, Edeb, 35.