أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
﴾تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۙ﴿
(تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ) (Ey Kullarım!) Bu kitabın indirilişi, kim tarafından oldu? (مِنَ اللّٰهِ) Allâh(-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri) tarafındandır, öyle Allah ki, (الْعَز۪يزِ) ziyâde ulu ve kavî (her şeye gâlip ve her şeyi yener) (الْعَل۪يمِ) ziyâde bilici.
“O kitabın indirilişi, O Azîz ve Alîm olan (herhangi bir kişinin Kendisi adına yalan uydurmasına engel olacak güce sahip olan ve kitabına inanan-inanmayan herkesi hakkıyla bilen) Allâh tarafındandır.”[1]
Mevlâ Te‘âlâ ne buyurmuş oldu bize? “Kullarım! Duymadık demeyin, bu kitap bütün canlıları ve kâinatı yaratan, dünyada sizi hayat sahibi eden, âhirette hayat sahibi edecek olan Allâh-u Te‘âlâ tarafından indirildi. Bunu ben indirdim, yemek yiyenlerden kimse indirmedi bunu. Doğanlardan da kimse indirmedi. Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Allâh-u Te‘âlâ indirdi.” Yâ Rabbi! Sen bizi mutî‘ et!
(تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ) İzâfet terkibidir. Birinci kelime (تَنْز۪يلُ) Muzâf, ikinci kelime ise (الْكِتَاب) Muzâfın ileyhidir.
Tenzîl kelimesi, tef’îl babından mastar olup âyet âyet indirmek mânâsına gelir. Bab değişince mânâ değişiyor.
Bu kelime (اَنْزَلَ) olarak if’âl babından geldiğinde mânâsı (toptan indirildi) olur.
Severim ki illâ bütün cemaatim bu kelimelerin mânâsını bilsin. Herkesin bir derdi var, benim derdim de bu! Kur’ân-ı Kerîm’i anlar, onunla amel ederseniz, Elhamdülillâh, Allah (Celle Celâluhû) adamı olursunuz. O zaman size artık başka bir şey zevk vermez.
Kâfirler dediler ki: Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bunu kendisi uyduruyor. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, Dehr Sûresi’nin şu âyet-i kerîmesini inzâl buyurdu.
﴾اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ تَنْز۪يلًاۚ﴿
“Şüphesiz ki Biz, bu Kur’ân’ı sana (bir hikmet gereği) peyderpey olan bir indirişle ancak Biz indirmişizdir!”[2]
Artık düşünün Mevlâ Te‘âlâ’nın indirmesi ne demektir. Bütün canlıları ve kâinatı yaratan, onların varlıklarını devam ettiren, her sene onlar üzerinde onca değişiklikler yapan Allah (Celle Celâluhû) indirdi bunu, bizim sevgili Allah’ımız. Bütün dünya halkı bir araya gelse, bir göz yapamaz, bir burun yapamaz, bir kulak yapamaz. İçimizden biri felç olsa, kimse tedavi edemez. Ancak her işimize çare bulan Allah (Celle Celâluhû) tedavi edebilir.
Öyleyse ancak O’nu dinlemek lâzımdır. Ve ancak O’na saygı göstermek lâzımdır. Eğer O’ndan başka imdat edecek varsa ne bilirseniz onu yapın, hepsi boştur! Kime tâbî olmalıyız? Her şeyimizi yaratan, her ihtiyacımızı temin eden, her meşakkatte bizi kurtaran Allâh-u Te‘âlâ’ya tâbî olmalıyız…
İktibâs: Mahmud Efendi Hazretleri, “97. Sohbet”, Sohbetler, Siraç Yayınevi, İstanbul, 1999, s. 80-81.
Dipnotlar